8
HÜSNÜ GEÇER
be noktaları olagelmişlerdir. Dünyanın karanlığında yolunu bulamayanla-
ra ışık olmuş, varlıklarını borçlu olduğu cömert kaynağını, yine aynı cö-
mertlikle, toplumların paylaşımına açmışlardır.
Oluşturdukları “deruni halka”ya iştirak edenler aslında ne denli bir
sathileşmeye maruz kaldıklarını anlayabilmiş, hikmetin aydınlığında, ari-
fin cümleleriyle, “sanal olandan gerçekliğe” yeniden dönüş yapabilmiş-
lerdir. Kişi; o sohbetlerde yüzeysel bir bakış açısının kendisini ne kadar
insanilikten uzaklaştığını fark edebilmiş, “aydınlık yüzlülerin kalp yolcu-
luğu”nda bir dua olmayı arzu etmiştir.
Aslında bu yolcuğu başlatan o “bilgeler” belki bir göz ışıltısı kadar
yakınımızdadırlar. Bize düşen; dünyevileşmenin bizleri çevrelediği bu
zamanlarda, kulaklarını galiz seslere kapatmış, yüreklerindeki kandili
hikmet ateşiyle hep yanık tutmuş, “aşkın membaı”na olan iştiyakları göz-
lerinde hiç sönmemiş ve doğruluğa sevk eden ifadeleri bitmemiş bu “nu-
mune-i imtisaller”i bulup yaşamımızı daha da anlamlandırmaktır.
İşte elinizdeki bu kitap, bir “hikmet yolcusu”nun sonu gelmeyecek
“irşat seferi”ndeki durakların birinde, “biraz daha aydınlık olur” hüsnü
niyetiyle etrafındakilerin istifadesine sunduğu hikmetlerle doludur.
İbn-i Tufeyl misali, kalabalıklar içindeki yalnızlıklarınızda gerekli
olan şey HAY olana sarılmaktır. Hikmeti bulmak için de, Şirazi gibi
“bostan”ın bereketiyle asırları bereketlendirmeye çaba sarf etmek, Gaza-
li’nin hakikate götüren “öğrenme arzusu”nu canlı tutmak ya da bu eserin
müellifi kadar “bir bireyin daha cennete vasıl olması talebiyle” arifane bir
hayat idame ettirmek gerekir.
“Doğunun ışığı”nı daha da yüceltebilmesi için Allah’tan kendisine
uzun ömürler temenni ederim.
Ekmel GEÇER
Ramazan 1431
Üsküdar