32
HÜSNÜ GEÇER
Tam karanlık basınca bir hışıltı duyar. Nasıl ki, birisi kuyuyu açmak
ister, başına toprağın düşüşünü sezince “Kimdir? Duyarlı ol. Kimseye za-
rar vermekle suç işleme” der. Yukarıdaki “Sen de dikkatli ol” der.
Kuyuyu açınca “Elini uzat ve ayağıma tutun” denilir. Elini uzatır.
Kalın bir bilek tutarak kuyudan çıkar ki, kocaman bir yırtıcı canavardır.
Sonra canavar yol alır, gider. Ta ki sahrada gözünden kaybolur.
Sonra Ebu Hamza “Seni tehlike ile tehlikeden kurtardık” cümlesini
işitir.
Evet, Kadir-i Mutlak kerem ile karanlık aydınlık, tehlike selamet,
korku güven, zararlı yararlı, düşman dost ve canavar kurtuluş çaresi olur.
Bunu teyit eden sayısız olaylar ve örnekler kâinattan tarih sahifelerine
nakşedilmiştir. Oku, gör, ibret al.
Evet, Ebu Hamza’nın elbiseyi verip çıplak kalması, çıplak olarak çöle
düşmesi, Allah’tan başka hiç kimseden çare aramaması da örnek
alınamaz. Çünkü cezbe kendisine hâkimdi. Yaptıkları irade dışında idi,
uyulamaz.
3. Muhammed oğlu Ahmed en-Nihavendî şöyle naklediyor: Şiblî’nin
Galib adlı bir oğlu ölür. Annesi üzüntüsünden saçını yolar.
Şiblî’nin de kocaman uzun bir sakalı varmış, tümünü tıraş eder.
“Ey üstat! Seni buna sürükleyen nedir?” denilince, “Bu, kaybettiğinin
üzüntüsünden saçını yoldu, ben de bulduğumun sevincinden sakalımı
tıraş ettim.”
İkisi de sorumlu değiller ve uyulmazlar. Çünkü birisi üzüntü elemi-
nin, diğeri sevinç lezzetinin zirvesinde idiler. Yaptıkları kudret ve irade
dışındaydı.
4. Ata der: İbn-i Abbas (r.a.) bana: “Sana cennetlik (cennet ehlinden)
bir kadın göstereyim mi” dedi. “Evet” dedim.
Bu siyah kadındır. Peygamber (s.a.v.) yanına geldi. Hemen “Ya Re-
sulallah! Ben sara hastalığına düşüyorum ve o esnada kendimi açığa veri-
rim. Bana dua et” dedi.