300
HÜSNÜ GEÇER
insanları bilinçlendirmek için piyasaya sürerler. Böylece kendilerini ebe-
dileştirir ve başkalarını da bilinçlendirmek yoluyla olgunlaştırırlar.
Hülasa, seferde saadet vardır. Yolculuk, maddi ve manevi yarardan
ayrılamaz. Bundan ötürüdür ki “Gezen tilki, duran aslandan iyidir” de-
nilmiştir. Evet, “Yolculuk yapın, sıhhat bulursunuz” nebevi vecizesi ger-
çeğin meşalesidir.
YOLCULUKLARIN ÇEŞİTLERİ VARDIR
Bir kısım insanlar, kendilerini çoluk ve çocuklarını zulmün pençesin-
den, işkencenin acısından kurtarmak için, hak inancın gereğine uygun ya-
şamak için, şirkin ve müşriklerin çirkin teklif ve taklitlerinden ayrılmak
için yolculuğa çıkarlar; gurbet diyarına giderler, kendilerine ahlaki ve fa-
ziletli yerleri arayıp bulmak için, korkunç sahraların ve tehlikeli denizle-
rin yolculuğuna koyulurlar.
İslam güneşi tam olarak parlayınca, Müslümanlar çoğalıp güçlenince
ana vatanlarına dönerler, kendi liderlerinin himayesine, gölgesine ve gö-
zetimine girerler; Sahabe-i Kiram’ın Habeşistan’a göçleri ve anavatan-
larına dönmeleri gibi.
Zira, onlar dinlerini yaşamak için göçtüler. Medine-i Münevvere’de
Müslümanlık ve Müslümanlar emn ve asayişe kavuşunca Habeşistan’ı
bırakıp çoluk çocuklarıyla Fahr-i Alem (s.a.v.)’in ısınmasına girmek için
Medine-i Münevvere’ye göçtüler. Orada korundular, şereflendiler ve mut-
luluklara kavuştular.
Sen ey Müslüman! Bu dünyanın geçici geçimi için dar-ı İslam’ı terk
ederek dar-ı küfre gidiyorsun. Buna yetinmeyerek iffetli hatununu ve ma-
sum çocuklarını da götürüyorsun. Sen, oralarda çalışıp ömrünü tüketiyor-
sun; hayatını söndürüyorsun ve bedenini çürütüyorsun, memleketine de
ölü olarak dönüyorsun. Götürdüğün masum çocuklar da âlem-i küfre
katılarak din, iman, örf, âdet, asalet ve özlerinden ayrılırlar. Böylelikle
kendini de masumlarını da her iki cihanda hüsran cehennemine atarsın.
Dikkat et, geçici yaşam için imanından ve özünden ayrılma sonra kemal-
den zevale, kârdan zarara, neşeden pişmanlığa ve çimenden dikenliğe sap-
lanacaksın.