Page 254 - Vusta

Basic HTML Version

KÜLLİYAT-I VUSTA
253
SİHİR
Sihir; sözlükte aldatma, fitneye itme, uzaklaştırma, haktan kaydırma,
bozma ve aklı kapıp şaşırtma anlamlarını taşır.
Bu manaların tümü sihrin ıstılahı manalarına uygundur. Çünkü ha-
disçiler “Sihir bazı sözlerdir veyahut bazı işlerdir ki din kurallarına ve
şer’i ahlaka ters düşer” demişler.
Fıkıhçılar “Sihir, birleştirilmiş sözlerdir. Onlarla Allah’tan başkası
büyütülür. Allah’ın bazı özelliklerini mahlukata isnat edilir. Kâinatın öl-
çüp biçmeleri onlardandır denilir” demişler.
Bazı bilginler “Sihir, bâtılı hak, yalanı doğru ve çürüğü sağlam sure-
tinde göstermektir” demişler.
Sihir sade kuruntu, kuru hayal ve boş uğraşı olduğundan yaratma gi-
bi, Yüce Allah’a özgü işleri ona nispet edildiğinden Ehl-i Sünnet ve’l-
Cemaat’in dört mezhebinde de haramdır.
Hanefi, Maliki ve Hanbeli gruplar “Sihri öğrenmesi, öğretmesi ve
yapması küfürdür. Sihirbazın katli hâkimin ve şer’i yargıcın üzerine va-
ciptir” demişlerdir.
Şafiiler grubu “Sihirle uğraşan sihrin helalliğine inanmazsa ne öldü-
rülür ve ne de küfrüne hükmedilir. Ama sihrin mubah olduğuna inanırsa
kâfir olarak öldürülür” demişlerdir.
Katli hak eden sihirbaz, ancak kılıçla öldürülür. Peygamber Efendi-
miz (s.a.v.) buyurur: “Sihirbazın cezası kılıçla vuruştur.”
SİHİRBAZLA İLGİLİ CEZANIN UYGULAMASI
Becale “Kays oğlu Ahnef’in amcası olan Muaviye oğlu Cüz’ün kâtibi
idim” der. Hazreti Ömer (r.a.)’in mektubu ölümünden bir sene önce bize
geldi. Şöyle: “Her erkek sihirbazı ve her dişi sihirbazı öldürün.” Hemen
bir günde üç kadın sihirbazı öldürdük.
163
163 Ahmet, Ebu Davud.