Page 187 - Vusta

Basic HTML Version

186
HÜSNÜ GEÇER
şaşırarak mahv ve helak uçurumunda yuvarlanarak geçmiş ve geleceğe ait
değerlerden tamamen tecrit edileceksin.
Sade altın kesil ki, kıymetin artsın, şanın olsun. Hiç kimse
yaldızlanmış demirin yüzüne bakmaz, itibar etmez. Sözün öze, işin içe
uyumlu olmalı. Her daim ikiyüzlü olan, samimi olmayan kimseye şan ve
şeref kalmaz.
İşte o kimse, bir zaman sonra cezaevinden çıktı. Arkadaşına dedi ki:
“Bu davranışta sen, benden daha çok çaba gösterdin. Daha çok peşinden
koştun. Anlamıyorum. Nasıl olur da sen serbestsin, ehil uşaklar içinde
huzur içinde yaşıyorsun? Ben de tutuklandım. Sadece güvensizlik ve hu-
zursuzluk içindeyim.”
Arkadaşı ona cevaben dedi ki: “İhlasım, samimiyetim ve hiç çıkar
gözetmeden davaya sadakatim, bana hayat bahçelerinde dolaşmayı, güzel
görüntülerine bakmayı, tok ve parlak güllerini koklamayı sağladı. Evet,
duru su içilir, sağlam elma yenir, sade insan beğenilir.
Madendeki madde altın olsa bile topraktan ayrılıp sadeleşmezse top-
rak makulündendir, değer verilmez.
Sadakat, samimiyet ve ihlas, sahibini her türlü şerden, şüpheden, fit-
neden ve fenalıktan korur. Sahibinin hayatını, nurlu, güvenilir, huzurlu ve
mesrur bir hâle getirir.”
Samimi ve ihlaslı olan kimseler, Peygamber Efendimizin şu duasına
mazhar olurlar ve mutluluğa kavuşurlar:
“İhlas erbabına müjdeler olsun. Onlar hidayet lambalarıdır. Her türlü
karanlık fitne, onlardan ayrılır.”
Sır budur ki “Evliyanın yakınına git, meclislerine gir, sohbetlerini
dinle ve hikmetli sözlerini kulağına küpe et. Zira meclisleri çemenzardır.
Sözleri şifa ve selamettir. Yüzlerine bakmak, dışa nur ve içe huzurdur”
denilmiştir.
Sadakat ve samimiyet ihlası kazandırır, bilgiyi artırır. Dili fesahat ve
belagat oluğu, kalbi de hikmet kaynağı kılar. Nitekim Peygamber Efen-
dimiz (s.a.v.) şöyle buyurur: “Kırk gün ihlas ve samimiyet içinde Allah’a