176
HÜSNÜ GEÇER
çekirdeklerle ekilip sıklaştırılmıştır. Başının etrafı, sarı çiçeklerle kap-
lanmıştır. Çiçekleri yeşil yapraklar kaplamıştır. Uzun ve narin boy sahibi-
dir. Bununla yetinmez, gerekli ışık ve enerjiyi almak için durmadan dö-
ner. Akıllı bir varlık gibi güneşin gittiği tarafa başını çevirir.
Ey insan! Ne kadar olgun olursan ol, başını Yüce Allah’ın istediği ta-
rafa çevirmedikçe, bedenini emrine vermedikçe hakiki kemale eremeye-
ceksin. İçini güzel duygularla mücehhez edemeyeceksin. “Hâdi, Yüce Al-
lah’tır.”
Yüce Allah mealen şöyle buyurmaktadır: “...Ve akrabaya, yoksula ve
yolcuya haklarını ver. Saçıp savurma. Gerçekten saçıp savuranlar (mal-
larını haramda harcayanlar) şeytanların kardeşleridir. Şeytan ise Rabbine
çok nankör idi.”
102
Demek ki malı haramda harcamak, kişiyi mutsuzluğun ve bed-
bahtlığın en çirkinine sürükler. Çünkü bu iş, kişiyi şeytanın kardeşliğine
götürür. Şeytanın kardeşliği de her kötü sonuçta ve her çirkin işte, kişiyi
şeytana ortak olmaya götürür. Bu da şeametin ve uğursuzluğun en iğrenci
ve şiddetlisidir. Allah korusun...
Nimet ilahi lütfun eseridir. Rabbani keremin sızıntısıdır, korunması
ve değerlendirilmesi gerekir. Korunması, nimeti Allah’tan bilip şükrünü
eda etmekle olur. Değerlendirilmesi, uygun yerlere harcanıp kul-
lanılmasıyla olur. Çünkü “Şükür, olan nimeti bağlar, olmayan nimeti de
avlar” denilmiştir.
ŞEFAAT
Şefaat, sözlükte başkasının “herhangi bir korkusunu veya bir ihti-
yacını gidermek için gereken mercilere başvurup ricada bulunmaktır.”
Bu, insani bir görev, vicdani bir icap ve dinî bir vazifedir. Zira iyiliğin
ulaştırılmasında aracılık yapan insan, iyi duygulara sahip olmuş demektir.
Bu da, insani bir şeref ve akli bir kemaldir. Zira herhangi bir güzel husus-
ta insanların hizmetine verilen kimse; kerimdir, bahtiyardır, övgüye şa-
yandır.
102 İsra, 27.