10
HÜSNÜ GEÇER
Dikkat! Hiç kimse makamına, ilmine, varlığına, gücüne ve nesebine
güvenmesin. Böyle nimetlere ve değerlere kavuşan ermiş, şükre başlamalı
ki nimeti daim olsun, devleti kaim olsun. İnsan, şükrünü tam olarak eda
edemediği zaman üzülmelidir.
Bağıştan yararlanıp, bağışlayanı unutan, nimete kavuşup şükrünü ye-
rine getirmeyen, var olan varlığını masiyetten, kötü yollarda harcayan
kimse mevcut imkânına güvenmesin. Belalar asılıdır. Nimetin zevali ani
ve pek kolaydır.
SERÇE
Deniliyor ki, erkek serçe ev kurmak, neslini dünyada bırakmak ve
doğadan gelen cinsel ilişkisini meşru yollardan tahsil etmek için, ilişki
kurduktan sonra gusül eder gibi suda çimmek için sular yakınında, küçük-
lerin gözünden korunmak için sapa yerlerde, yavrusunu yılan gibi zararlı
haşerattan korumak için çok dikenlik bir alanda ve yavrularını kolaylıkla
besleyip büyütmek için çimen, çayır gibi bol böcekli yerlerde, nemden
uzak bir noktada yuva yapar. Yuvasının dışını dikenli ve sert çöplerle,
içini ise yavrulara zarar gelmesin diye kılcal damarlara benzer yumuşak
ve çok ince bitkilerin damarlarından ve parçalarından yapar. İçini narin
tüylerle süsler, bulduğu boncuk ve kumun rengârenk tanecikleriyle bezer.
Hülasa; damat olacak akıllı bir genç gibi, gücü yettiği kadar yuvasını
hazır duruma getirir. Gelecekte kendisine, eşine ve yavrusuna lazım olan
imkânını harcadıktan sonra yuvaya yakın bariz bir alanda veyahut göze
çarpan bir dalda “Cik, cik, cik!” diye bir ses çıkarır. Nasıl ki “Ben yuvamı
kurmuşum, evli bir hayata gerekli olanı hazırlamışım, hanımlar gelin, gö-
rün! Beğenirseniz evli bir hayata yavru edinmek için cinsel ilişkiye ve
huzur bulmak için gereken çalışmaya beraber gidelim.”
Ötüşüyle yörede yaşayan dişi serçelerden birkaçı yakınına gelir, be-
ğendiğini seçer. Diğerleri alandan uzağa gider.
Beğendiğine yuvasını gösterir. Dişi serçe de, yuvayı beğenirse kabul
eder. Beraber yaşarlar, yavru yaparlar, yavru beslerler ve her türlü huzur-
suzluktan uzak bir yaşam sürdürürler.