92
HÜSNÜ GEÇER
Âdeta her ağaç, yaprağıyla der ki: “Ben varım, yaşadığım yerde tü-
rümden ve yakınımdan olmayan hiçbir bitkiyi kabul etmiyorum. Havanın
temizliğini, dağların süsünü, bulutların çekişini, yemyeşil yeryüzünün gü-
zel görüntüsünü ancak ben sağlarım. Benden başka bulunduğum yerde
hiçbir nebatın bitmesini kabul etmiyorum.”
Bir yıldırım düşmesiyle, bir kıvılcım sıçramasıyla binlerce hektar
çamlık; içinde bulunan canlılarla, yazlık, köy ve kümeslerle, kısa bir za-
manda kül olur. Olmayan da karakarganın siyah bacakları gibi siyah, cılız
ve çirkin görüntüyü vererek yerleriyle korkunç ve menfur hâle girerler.
Ey kibirlilik taslayan zalim! İmkânlarınla gururlanma. Zira dünyada
yıldırımlar ve kıvılcımlar vardır. “Sen de, gölgende yaşayanlar da yokluk
sahrasını boylarsınız” dedikleri gibi.
Hasetçi bir adam komşusunun bostanını, tarlasını kurutmak için, su-
ları ikisinin mülküne gelen derenin önüne, kuvvetli bir set çeker, bir bent
bağlar. Yazın azalan dere suyunun tümünü tarla ve toprağına salar. Kom-
şusu ne yalvarışta bulunursa da feleğin felaketinden habersiz olan katı
gönüllü adam merhamete gelmez, komşusunu düşünmez. Yıllar geçer.
“Çiftlik sahibiyim, dere suyundan sadece ben yararlanırım. Bana zeval mi
olur?” deyip kuruntularda bulunur.
Hasat (biçim) zamanında sebzeler kemal bulmuş, ürün alma çağında
şiddetli bir yağmur yağar, kuvvetli bir sel gelir. Önündeki setten dolayı
selin tümü, set çekenin çiftliğine yönelir. Kısa zamanda mahsulü yok
eder, tarlaları taş, kum ve batakla doldurur. Tarla da toprak da ürün de
yaramaz hâle gelir.
Tarımcı çiftliğinin başında durur. Başına vurur: “Bana ne oldu? Mül-
küm de ürünüm de heba oldu” diyerek dert yakınır.
Bir kemal erbabı “Sen yıllar boyunca komşundan su keserdin. Yüce
Allah da sel ile sana haddini bildirdi” der. Düşman tek insan değil. Dile-
yen dilerse hayatı bağışlayan su da sel olup düşman kesilir. Feleğin çarkı
temelli olarak hiç kimsenin dileğine göre dönüş yapmaz. Bir ters döndü
mü, artık düzene girmesi imkânsızlığa kavuşur derecede zordur.
Adamın birisinde bir süt ineği varmış. Sağar, sütüne bir miktar da su
katarak müşterilere satarmış. Küçücük çocuğu “Baba, bu muamele ha-