KÜLLİYAT-I VUSTA
45
YÜCE ALLAH DİLERSE GÜLÜ DİKENLE KORUR
Gül ağacının yerden dal dal yükselen köküne dikkatle baktım. Gör-
düm ki aşağıdan yukarıya doğru sık ve sert dikenlidir. Dikenlerin çok siv-
ri uçları aşağıya doğru kanca hâlindedir, üçgen biçiminde bitmiştir. Gon-
caları yeşil ve sert yapraklarla örtülüdür. Gül açıldıktan hemen sonra yeşil
yapraklar aşağıya doğru eğilerek, siper hâlini alırlar.
Yerden karınca gibi herhangi bir haşerat, nazik gülü kastederse ilkin
sivri dikenler sonra yeşil yapraklar gülün korunması için haşerata karşı
büyük engel teşkil ederler.
İşte Yüce Allah’ın maharetli sanatını, hikmete dayalı işini gör ki, gü-
le güzellik veren de odur, gülü dikenle koruyan da odur. Her canlıya ha-
yat ve sebeplerini verdiği gibi güle hayat ve sebeplerin bağışlayan da
odur. Açık basiret sahibi olmalısın.
ŞİİR
Yerin dağlarını seyret, köyün bağlarına bak bir,
Derin hikmetini anla, o zat-ı paka ol şakir.
Sera, sema, deniz, kara düzenli, hoş akıştadır,
Bu yetmez mi sana insan! Çeker marifete zincir.
Hele Yüce Allah’ın kuşburnu meyvesine verdiği bağışlar, akılları
durduracak kadar çoktur. Hastalara hayli şifadır.
İbn-i Sina der ki “Bir insan dinç ve genç kalmak dilerse, kuşburnu re-
çelini yemeye devam etmelidir.”
Hülasa; gül gibi, için ve dışın temiz, tabiatın yumuşak, görüntün gü-
zel, kokun güzel ve rengin hoş olursa Allah (c.c.) seni diken tabiatlı düş-
manlarınla da olsa koruyabilir.
Bilmelisin ki, imansız dünyaya hüsran yaraşır. Faziletsiz insan her an
ziyandadır. İslami esaslarına dayanmayan bir iş, bir düşünce, bir davranış
kesinkes pişmanlıkla sonuçlanır.