KÜLLİYAT-I VUSTA
35
DÜŞÜNDÜRÜCÜ OLAY
Güvenilir eminin birisi şöyle anlatır idi: Dersim’in yüksek dağlarının
arasında bulunan vadilerin birisinde yaşayanların birisi bize misafir oldu.
Biz abdest aldık cemaatle namaza durduk. Namazımızı eda ettikten
sonra misafirimiz de abdest alıp namaz kılmaya başladı. Fakat kıbleye
değil, dağlarına yönelerek kendine göre ibadetini eda etti.
Sorduk: “Bu ne ibadettir? Nereye yöneldin?”
“Vallahi, gerekli olan dini bilgiler bize öğretilmemiştir. Dünyada en
sevdiğim, doğduğum yerdir. Ben de oraya yönelerek bildiğim ibadeti
yaptım. Daha ne yapayım? Nereye yöneleyim?” dedi.
Sivri uçlar, egemen güçler, bilirkişiler ve peygamberlerin varisleri
olan âlimler! Sorumluluğunuzu biliniz. İslam’ı olduğu gibi imkân dâhi-
linde herkese bildiriniz. Tebliğ yükü sırtlarınızdadır. Söylemekle, yay-
makla o ağır yükü sırtınızdan indirmediğiniz takdirde bu ağırlık altında
büyük vebal taşıyacaksınız. Dünyevi ve uhrevi hüsrana uğrayacaksınız.
Hazreti Ömer (r.a.) derin hasret çekerek şöyle der “Ah... Dicle ke-
narında zulme uğrayan topal bir oğlaktan da Ömer sorumludur.”
Müslümanların kardeşliklerinde, birbirini sevmelerinde, kaynaşma-
larında, güç ve güvenlerinde, ahlak ve davranışlarında meydana gelen
sarsıntı, eğitim ve öğretimin yanlış veyahut yetersiz metotlarla
yapılmasından ve dinî irşadın zayıf olmasından doğar.
Biz insanımızı olgunlaştırmadıkça, bilinçlendirmedikçe yüksek dere-
celere kavuşmak, gelişmiş ulusların seviyelerine çıkmak imkânsızdır.
Babaların mefahiriyle övünmek, asalet ile gururlanmak ve çalışmayı,
eğitim-öğretimin sağlıklı biçimini ihmal edip kuru kuru kuruntularda bu-
lunmak gerilimin ve gerilemenin en etkin amilleridir. Yalın ayaklı! Dik-
katli yürü. Zira zaman yolculuğu çok zordur. Hayat, diken dolu bir yol-
dur.