286
HÜSNÜ GEÇER
çalışırlarsa, idareci güzel idarede bulunursa, halk vatandaşlık görevini gü-
zel bir şekilde yerine getirirse, bir ülkede yaşayan çeşitli ırklar birbirlerine
güzel davranırlarsa; barış, kardeşlik, kaynaşma, huzur, güven, birleşme,
kucaklaşma olmaz mı? Elbette olur! Çünkü ruhlar, kelebekler gibi çimen-
leri ve çiçekleri severler, zira güzellik oradadır.
Allah (c.c.) mealen buyurur: “O Allah ki yarattığı her şeyi güzelleş-
tirmiştir.”
177
Gökyüzünü yıldızlarla süslemesi güzel değil midir? Kirli bir
nutfeden oluşan ve düşünen mükemmel insanı yaratması güzel değil mi-
dir? Güneş ışığıyla, ağaç yaprağıyla, hayvan etiyle ve sütüyle, her şey
üzerinde bulunduğu şekliyle güzel değil midir? İşte Allah (c.c.) bu ayette,
bu ifadeyi bize bildirir ki her davranışımızda güzel olalım, her işimizi gü-
zel yapalım. Tekrarla söylüyorum; sevgi, güzelliğin uydusudur. Kinle,
nefretle değil, sevgi ile huzur ile yaşamayı amaçlarsanız her halükarda
güzellikten ayrılmamalısınız.
Görmüyor musun? Keklik etiyle, rengiyle, sesiyle güzel olduğu için
sevilir. Kanarya ve bülbül sesleriyle biçimleriyle ve rakslarıyla güzel ol-
duklarından insanların durduğu noktalarda, altın kafeslerde beslenip ko-
ruma altına alınırlar.
Karga gibi yaralayıcı, rengiyle, sesiyle çirkin olan kuşlar da taşlanıp
uzaklaştırılırlar. Keklik, bülbül ve kanarya gibi kuşlar en iyi şekilde bes-
lenirler. Karga ve ona benzer kuşlar ise ayaklarıyla gagalarıyla daima pis-
lik içindedirler ve pislik ile beslenirler. İşte güzelliğin ve çirkinliğin bi-
lançosu budur.
Her şeyin güzelliği tadıyla, şekliyle, rengiyle ve sesiyle ölçülür. Ama
insanın güzelliği aklıyla ahlakıyla ve diniyle ölçülür. Bir insanda bu gü-
zellikler olmayınca diğer güzellikler hiç sayılır derecede değersizdir. Hat-
ta “Çirkin ahlakın yüz güzelliği ateşperest mezarında parlayan lamba gi-
bidir” denilmiştir.
Yani iç ve ahlak güzelliği olmayınca dış güzelliğin kıymeti kalmaz,
yararı olmaz. Parlayan lamba ateşperestin mezarı üzerinde, ateşpereste ne
menfaat sağlayabilir? Elbette hiçbir yarar sağlayamaz.
177 Secde, 7.