268
HÜSNÜ GEÇER
Müslümanlardan birisi bu durumu görünce kâfirin başına burnus (ba-
şa geçirilen geniş bir şey) geçirdi.
Kâfir, yakalandığını sezince kendisini intihar etti.
Hz. Ömer (r.a.) Avf oğlu Abdurrahman’ın elini tuttu, –yerine namaz
kıldırmak için– ileri çekti.
Hz. Ömer (r.a.)’e yakın olanlar gördüklerimi görürlerdi. Caminin et-
rafında –uzak olanlar– bilmiyorlardı. Ama Hz. Ömer (r.a.)’in sesini kay-
bettiler (duymaz oldular). –İmamı uyarırcasına– ‘subhanallah, subhanal-
lah’ demeye başladılar.
Abdurrahman onlara hafif bir namaz kıldırdı. Namazdan ayrıldıktan
sonra:
‘Ey Abbas oğlu bak hele, beni vuran kimdir?’
Bir saat dolaştı, sonra döndü:
‘Seni vuran, Muğire’nin kölesidir’ dedi.
‘Sanatkâr (usta) olan mı?’ buyurdu.
‘Evet’ dedi.
‘Allah onu kahreylesin. Ben ona iyilik emretmiştim. Allah’a hamdol-
sun ki, ölümümü Müslümanlık davasında bulunan kimsenin eliyle
kılmamıştır. Sen ve baban –Abbas– Medine’de gürbüz, kâfir kölelerin
çoğalmasını isterdiniz. –Hz. Abbas (r.a.) sahabenin içinde en fazla köle
sahibi idi–.’
İbn-i Abbas:
‘Dilersen yaparım –onları öldürürüz–’ dedi.
Hemen:
‘Yalan söyledin. Dilinizle konuşurlar, kıblenize doğru namaz kılarlar
ve haccınız gibi haccederler. –Bundan sonra– nasıl öldürebilirsiniz?’ bu-
yurdu.
Evine taşındı. Biz de beraberinde gittik. Müslümanların başına öyle
bir ağırlık, kalplerine öyle bir üzüntü çöktü ki; öyle ki bugünden önce