KÜLLİYAT-I VUSTA
263
HER SÖZ
–GERÇEK DE OLSA–
HERKESE SÖYLENMEMELİ
Ey insan! Dil, içindeki olan düşünceleri başkalarına anlatış aracıdır.
Mümkün oluncaya kadar etrafını düşün. Hitap ettiğin kimseyi göz önüne
getir. Ortamı gör, sonra konuş. Çünkü söz, şeker gibidir. Tatlıdır ama bazı
insanlara zarar, zehir olabilir; şeker hastalığına yakalanmış insan gibi. Gül
kokusu ile, rengi ile, yumuşak tabiatı ile, güzelliği ile dikkatleri celp eder.
Bülbüle ve bal arısına bakış noktasıdır, gıda kaynağıdır. Mayıs böceğine
tiksinme etkinidir.
Söz vardır bir insana bal gibi hoş, başka birisine zehir gibi nahoş
olur.
Âlimler derler: “Dil ejderha gibidir. Yakutu da çıkarır, zehri de püs-
kürür. Veyahut ilaç gibidir. Her ilaç, her insana ve her hastaya verilmez.
Hastalığı teşhis etmeli, ondan sonra tedaviye başlanılmalıdır.”
Sen de konuşmaya başlamadan önce karşıdaki hitap ettiğini görecek-
sin. Hangi yöne yönelmişliğini sezeceksin. Daha sonra konuşmaya başla-
yacaksın ki etkilensin, yararlansın. Bu durumu gözetmeden konuşursan
çok zararlı olabilirsin. Şeker tatlıdır ama şeker hastalığına yakalanana ve-
rilmez.
İnsan bir sözü taşıyıp başka bir yere götürdüğü zaman kimden alır,
kime götürür, bu sözün yararı ne, zararı ne olduğunu derin derin düşün-
meli, sonra götürmelidir. Çünkü söz ağızdan çıkana kadar senin esirindir,
ağızdan çıktıktan sonra sen onun esirisin. Söz ok gibidir, yaydan çıkarsa
bir daha dönemez. Veyahut mermi gibidir, namludan fırlarsa bir daha
namluya giremez. Sözün hedefi belli olmayınca ağız namlusundan
çıkmamalıdır. Çıktığı takdirde düşünceye dayanmadığından seni tedirgin
hâle getirebilir. Masum bir insanın başına bela olabilir. Bu hakikati Mev-
lana’nın bir hikâyesiyle izah etmekte fayda vardır. Çünkü Mevlana’nın
serdettiği hikâye konuyu daha ziyade belirgin hâle getirir.