256
HÜSNÜ GEÇER
• Resul-i Ekrem (s.a.v.) bu olayda doğruluktan ayrılmadı. Vurup
kırmadı. Acı içinde olmakla şikâyet etmedi. Bâtılı ifade eden bir kelimeyi
dahi konuşmadı. Bilakis normal hâlinde olduğu gibi, işini Yüce Allah’a
bırakıp yalvarışa başvurdu. Bunların tümü gösterir ki, Fahr-i Âlem
(s.a.v.)’in elemi sadece cismani idi. Risâlet makamına kusur getirecek ru-
hani bir hastalık değildi.
Cismani arızalar normal insanların bedenlerine arız oldukları gibi,
onun nazik cismine de arız olurlardı. Altından kalkmayacak kadar ağır
devenin yavru eşi, secde de iken üzerine atılmadı mı? Uhut savaşında
zırhın halkaları şakaklarına girmedi mi? Mübarek dişleri kırılmadı mı?
Hayber’de zehirlenmedi mi? Önemli olan görevine kusur getirecek bir
durumun oluşudur. Bu da asla olmadı.
Sihir yapmanın türleri vardır. Hepsinden sakınmak gerekir. Çünkü
sihir yapan meşru olmayan yollarda maddesini kazanır. Ama kendisini ve
kendisine inanmış kimseleri de küfre götürecek derecede mutsuzluğa sü-
rükler. Bundan dolayı sihir, şirkten hemen sonra gelen helak edici yedi
büyük günahlardan birisi sayılmıştır.
Yüce Allah buyurur: “
ﺮﺤﺴﻟﺍ ﺱﺎﻨﻟﺍ ﹶﻥﻮﻣﱢﺎﻌﻳﺍﻭﺮﹶﻔﹶﻛ ﲔﻃﺎﻴﺸﻟﺍ ﻦﻜﹶﻟﻭ ﹸﻥﺎﻤﻴﹶﻠﺳ ﺮﹶﻔﹶﻛﺎﻣﻭ
Oysa
Süleyman inkâr etmedi, ancak şeytanlar inkâr ettiler, insanlara sihir yap-
mayı öğretiyorlar.”
168
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurur:
“Helak edici yedi (günahtan) sakınınız.”
“Onlar nelerdir ey Allah’ın elçisi?” dediler.
“Allah’a şirk koşmak, sihir, haksız yere yüce Allah’ın haram kıldığı
nefsi öldürmek, ribayı yemek, yetim malını yemek, saldırı zamanında
düşmana sırt çevirip kaçmak; gafil, imanlı, iffetli ve evlenmiş hanımlara
iftira etmek” buyurdu.
169
Hülasa insan oğlu onurludur, tekrim sıfatına sahiptir. Yüce Allah’ın
kendisine verdiği nefsi ve afaki nimetlerden dolayı varlıkların üstünüdür.
168 Bakara, 102.
169 Buhari, Müslim.