KÜLLİYAT-I VUSTA
213
ANA-BABA HİZMETİ,
ŞEHVETTE VE KAZANÇTA İFFETLİ OLMAK
DÜNYADA BİLE KURTULUŞUN ETKENLERİDİR.
Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurur: “Sizden önce üç nefer çıktılar. Ge-
ceyi geçirmek için bir mağaraya sığınmaya mecbur oldular. Hemen içine
girdiler. Dağdan bir kaya koptu ve yuvarlanan kaya, mağaranın girişini
kapattı.
Dediler ki ‘Sizi bu kayadan kurtaracak ancak salih amellerinizle Yü-
ce Allah’a yalvarmanızdır.’ (Zira bütün dünyadan ümitleri kesilmiş Al-
lah’tan başka hiç kimsenin haberi olmaksızın yer altında ve zifiri ka-
ranlıkta bulunmaktadırlar.)
Onlardan birisi dedi: ‘Allah’ım! Benim yaşlı olan anne ve babam
vardı. Ben âdet edinmiştim. Onlardan önce ehlime ve malıma içecek
içirmezdim. Günün birinde ağacın peşine koşmak beni uzaklaştırdı. Ak-
şamleyin zamanında onlara varamadım. Yatmalarına dek yanlarına gide-
medim. Hemen onlara içeceklerini sağdım. İkisini de uyumuş hâlde bul-
dum. Onları uykudan kaldırıp onlardan önce ehle ve mala içecek içirmeyi
istemedim. Süt bardağı elimde uyanmalarını beklerken çocuklarım ayak-
larımın önünde bağırıp çağırıyorlardı. Daha sonra uyandılar ve içecekleri-
ni içtiler. Allah’ım! Bunu senin rızan için yaptım. Eğer rızana uygun bir iş
yapmış isem içinde bulunduğumuz durumdan kurtulmak için bize bir kapı
aç ve bizi bu kayadan kurtar.’ Hemen kaya biraz açıldı ama çıkmalarına
yetmedi.
Diğeri dedi: ‘Allah’ım, gerçekten çok kıymetli amcamın bir kızı
vardı. Erkeklerin kadınlara beslediği en şiddetli sevgi gibi, sevgisini kal-
bimde taşıyor idim. Kendisiyle birleşmeyi isterdim ama o benden çekindi
(rıza göstermedi). Ta ki başına kıtlık yıllarından bir yıl geldi. Hemen
yanıma geldi. Kendisini bana teslim etmesi için kendisine yüz yirmi altın
verdim. İki ayağı arasına oturduğum zaman ‘Allah’tan kork, ancak hak ile
(nikâh ile) yüzüğü aç.’ dedi. Yanımda insanların en sevimlisi olduğu
hâlde hemen ondan ayrıldım. Kendisine verdiğim altını da ona bıraktım.
Allah’ım! Bunu, rızan için yapmış isem içinde bulunduğumuz durumu
bizden kaldır.’ Kaya biraz daha açıldı ama yine çıkamadılar.