Page 207 - Vusta

Basic HTML Version

206
HÜSNÜ GEÇER
NİKÂH VE EVLENME
Yüce Allah mealen şöyle buyurur: “Sizden bekâr olanları, köleleri-
nizden salih erkekleri ve cariyeleri evlendiriniz. Fakir olurlarsa, Allah on-
ları lütuf ve kereminden zengin eder. Allah’ın mülkü pek geniştir ve Al-
lah en iyi bilendir.”
119
Bekâr olan kimse kendisine gerçek tasa ve kıvanç ortağı ol-
madığından genel olarak stresli, sinirli ve hatta bezgin yaşar. Hele bu du-
rum daha ziyade genç bayanlarda görülmektedir. Bekâr olan kimse, Allah
kendilerine lütuf yaptıkları has kullar hariç, tam olarak, gözüne, sözüne,
özüne hâkim olamaz; şehvetini, servetini yerinde harcayamaz. Güven do-
lu yuvayı, huzur dolu günleri göremediği gibi, erbab-ı kemal toplumunda
uygun bir noktada yer de alamaz.
Bekâr olan kimsenin eşi ve evladı olmadığı gibi, istikrarlı yaşamı,
mutlu yuvası ve sade düşüncesi de olamaz. Bundan ötürü, “İnsana
yakışan evliliktir. İnsanı soy ve boy sahibi eden evliliktir. İnsana, ferde,
topluma ve mala karşı sorumlu olduğunu öğreten gene evliliktir” denil-
miştir.
–İlahi lütfa erenler hariç– insan camiasında mutlu yaşayan, huzuru
bulan, toplumun sevgisini kazanan bekârı bulamazsın.
Genellikle bekâr olanın dini zayıf, geleceği karanlık, hayatı kirli ve
düşüncesi bulanıktır. Zira bekâr olan kimse, fıtratın tersine yaşar; doğa ile
çelişkiye düşer. Böyle bir kimse bedbahtlığın girdabına düşer, bahtiyar
olamaz. Haram olan şehvetin balçığına saplanır. Açıklamak, edebe ters
düşmeseydi, birçok canlı misal verebilirdik.
“Evlendirin.” Emirdir. Emir de genel olarak vücubu ifade eder. Öy-
leyse bekârların evlendirilmesi, hele de –mali imkânları olmayınca– üm-
metin ve velilerinin üzerine vaciptir. Bundan ötürüdür ki, İslam halifesi-
nin üzerine vacip olan bir vazife-i mühimmesi de bekârları evlendirmek-
tir.
Evlenme zamanı geçmiş bekârların bir evde bulunmaları, o evin be-
reket ve huzursuzluğuna sebep olur. Hele bu zamandaki çarşılar bile fısk
119 Nur, 33.