KÜLLİYAT-I VUSTA
205
şefkat dolu, yürekliydi; diğeriyse katı ve sert, komşularına kötü davranan
ve sadece çıkarını düşünen bir kimseydi.
Savaştan sonra memleketlerine döndüler. Gördüler ki düşman mer-
hametsiz. Kardeşin evini barkını talan etmiş, yakmış, bağ ve bahçesini
tahrip etmiş. Ama merhametli kardeşin kılına bile dokunmamıştır. Mer-
hametli kardeş, az bir tamirden sonra yuvasına girer. Fakat katı kalpli
kardeş uzun zaman güneş altında kalır, yağmurda ve sıkıntıda çok sıkıntı
çeker.
Yüce Allah, seriu’l-intikamdır. Katı kalpli olanı ve zalimi kendisine
bırakır. Gün gelir ki yaptığı zulmün, verdiği zararın on mislini görür. Ve
hiç kimse de ona acımaz.
Evet, katılıktan kırılma, kin, nefret, doğduğu gibi; merhametten de
iletişim, kucaklaşma, yardımlaşma ve sevgi doğar. Gerek kâinatın ki-
tabında, gerekse aziz kitabımızda konu ile ilgili çok şahit vardır.
Yüce Allah, mealen şöyle buyurur:
“Allah’ın rahmetinin sebebiyle onlara yumuşak davrandın. Katı kalp-
li olsaydın, elbette ki etrafından dağılır, giderlerdi. Onları affet, onlara
mağfiret dile, her işte onlara danış. Azmettiğin zaman, hemen Allah’a te-
vekkül et. Zira gerçekten Allah, tevekkül edenleri sever.”
118
Anaları yavrularına ısındıran, babaları evladını yetiştirme yolunda
çektikleri meşakkate götüren, büyükleri barışçıl ortamları oluşturmak için
çalışmaya sürükleyen, liderleri gece-gündüz memleket ve millete huzur
sağlamak için teşvik eden ve âlimleri durmadan maddi ve manevi yönler-
de halkın bilinçlendirilmesi için hummalı çalışmaya çağıran yegâne amil,
gönüllerinde temerkuz eden merhamet ve acıma duygusudur.
Bir fert veya bir toplum, merhamet duygusundan yoksun ise hayatı
dişseldir. Akıbeti acıdır, egemenliği geçicidir. “Etme kulum bulursun, ne-
yi ekersen onu biçersin” sözleri, haktır.
118 Al-i İmran, 159.