KÜLLİYAT-I VUSTA
201
İşte Selman’lar, Bilal’ler, Süheyb’ler, Basri’ler ve benzeri dostlar
hepsi de, gönül âleminin saltanatından nasiplerini eksiksiz almışlardır.
Zamanlarında acıyan gönüller onlara yalvarırlardı. Bugün de yal-
varırlar, kıyamete kadar da yalvaracaklar, sayıp sevecekler. Çünkü bunlar,
gönüllerin adaletli sultanlarıdır. Gönüller ülkesinde kendilerine has bir yer
ayrılmıştır.
Dersen, haddim nedir? Böyle dostlar niçin bana örnek gösterilsin?
Konaklarla onlardan uzağım. Denilir: “Doğrudur ama aksamakla bile on-
ların yoluna girip devamlı yürürsen iştiyak ve arzu olduktan sonra ser-
menzile kavuşursun.”
Rahmetli Akif diyor:
“Şedd-i rahl et, durmayıp git, yolda kalmaktan sakın,
Merd-i sahib-azm için neymiş uzak, neymiş yakın?”
Hele işi tevekkül (Allah’ın lütfuna dayanma ve güvenme) dolu bir in-
san yeteneklerini kullanarak, doğru yolda yürürse yüzde yüz murat men-
ziline erer. Hele aynı yolda aynı murat peşinde koşan kervanlara katılırsa
amacına ulaşması daha da kolaylaşır.
Derelerin az suları birleşip nehirde akarsa, denize kavuşmaz mı? Ai-
lelerin çocukları bir arada okulda okumaya devam ederlerse, ilim ve irfan
sahibi olmazlar mı? Yeterli zaman ve miktarda yağan yağmur sebebiyle
bitki ve bereket oluşmaz mı?
Hülasa; çaba harcayarak lütuf ve kerem sahibi Allah’tan dileyene,
amacın “Evet” demesi kesindir. Çünkü rahmet yağmuru her an durmadan
yağmaktadır. Önemli olan, yağmurun önüne çıkıp durmaktır.
Yüce Allah mealen buyurur: “İnsana ancak çalıştığının karşılığı
vardır. Ve elbette çalışmasının mükâfatı, ileride görülecektir. Sonra ona
en mükemmel karşılıkla mükâfat verilecektir. Ve muhakkak ki en son
varış, Rabbinedir.”
116
116 Necm, 39-43.