KÜLLİYAT-I VUSTA
147
rim.” Ve diyordu ki: “Allah’ım! Yaratılışımı güzelleştirdiğin gibi ah-
lakımı da güzelleştir.”
83
Şakik-i Belhi’nin vefatından sonra Belh havzasının insanları biat et-
mek için Şakik’in talebesi olan Hatim-i Esem’in etrafını sardılar. Ha-
tim’in kapısında bulunan ağacın bir dalına kuşlar konmuştu. Kuşlara doğ-
ru yürüdü. Kuşlar uçtular. Etrafını saran insanlara şöyle dedi: “Bana bir
yıl mehil verin. Henüz bu yükün taşıyıcısı olamam ve bu işe hazır deği-
lim.”
Bir yıl tamamen dünyadan kesilerek kendisini Yüce Allah’ın ibadeti-
ne, zikrine ve fikrine verdi. Yılın sonunda dışarı çıktı, aynı kalabalığı
gördü. Kuşlara doğru yürüdü. Uçmadılar, yanaşıp ellerini kuşlara uzatınca
uçmaya başladılar.
Bir yıl daha mehil istedi. Yine kendisini madde âleminden uzak-
laştırarak ibadete verdi. Üçüncü yılın sonunda çilehanesinden dışarı çıktı.
Aynı durumu kapısında gördü. Kuşlara doğru yürüdü, her birinin sırtını
sıvazladı. Uçmadılar, ürkmediler. Kendisini saran kalabalık halka şöyle
dedi: “Şimdiye kadar bende şer vardı. Bu nedenle kuşlar, benden korka-
rak uçardı. Şer sahibi olan bir şahıs, insanların irşadına sahip olamaz.
Şimdiyse gördüğünüz gibi kuşlar korkmadılar, ürkmediler. Manası şudur
ki; şerden arınmışım, artık el tutma durumundayım. Buyurunuz.”
84
İnsan özüyle, işiyle ve sözüyle İslam’ı yaşar, kitap ve sünnete bağlı,
ihlaslı ve iyi niyet sahibi olunca kesinlikle bir dava sahibidir. İrşad
alanına girmeye hak kazanmıştır.
Rivayete göre Ali Erramiteni, Buhara’dan Harzemşah’a gelince ika-
me izni almak için bir ekibi elçi olarak sultana gönderir. Sultan ve haşe-
mesi dervişlerin giyim kuşamlarını görünce elçilere pek önem vermezler
ama geliş sebeplerini sorarlar. “Biz falan zat tarafından gönderildik. Şe-
hirde ikamet etme izni istiyoruz” derler. Kendilerine gülerler, fakat onları
basit görerek ellerine istedikleri onaylanmış belgeyi verirler.
83 Ahmed b. Hibban, İhya, 65/3.
84 Beydavî Tefsiri üzerine yazılmış, Abdülhakim es-Siyalkutî’ye ait haşiyenin 1. cildinden.