Page 143 - Vusta

Basic HTML Version

142
HÜSNÜ GEÇER
çalıştı. Aslıyla iftihar ederek Âdem’i derece itibariyle düşük gördü. Bu
nedenle İblis, cennetten kovuldu. Melekler topluluğundan çıkarılarak la-
nete uğradı. Ebedî mutsuzluğu hak etti.
Âdem ve Havva ise “Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik” diyerek
kurtulmak için niyazda bulundular. Başta Rablerinin lütfuna sığındılar,
suçu kendilerinde buldular. “Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mut-
laka ziyan edenlerden oluruz” diyerek kurtuluşlarını Yüce Allah’ın lütfu-
na sığınmada buldular. Onun için Yüce Allah kendilerine tövbe etmeyi
ilham etti. Tövbe ettiler ve bir daha cennete girmeyi hak ettiler. Hatta
Âdem, “doğru dost” anlamına gelen “Safî” lakabıyla lakaplandırıldı.
İşte benlik ve kibirliliğin acı sonucu, alçak gönüllük ve yalvarışın
tatlı meyvesi böylelikle ayetlerden müşahede edilmektedir.
Şeyh, zamanında Yüce Allah’ın emrine imtisal ederek ibadetini eda
ederdi. Ve hiç kimseden çekinmeden İslam dininin gereğini aşikâr bir şe-
kilde yerine getirirdi.
1990’da Duesseldorf hava alanına irşat cemaatiyle birlikte geldiler.
İkindi namazı vakti gelmişti. Uçağın kalkışına yarım saat kalmıştı. Namaz
kılınmadan uçağa binilseydi, namazları kazaya kalacaktı. Müftü Ahmed
Hoca Efendi’ye “Ezan oku!” deyince, Müftü Efendi davudi sesiyle hava
alanında, çeşitli dinlere ve ırklara mensup insanlar arasında ezan okudu.
Battaniyeleri ve seccadeleri serdiler. Kırk-elli kişiden ibaret cemaate na-
maz kıldırdı. Hava alanındaki görevliler ve yolcular hayretler içinde
kaldılar. Hayranlıkla durumu seyrettiler. Hayretlerinin sebebi soruldu-
ğunda “Bu hava alanının yapıldığı tarihten bu yana ilk olarak bu durum
görülmektedir” dediler.
Şeyh, imkân dâhilinde, her yerde ve herkese Allah’ın emrini kavliyle
yahut hâliyle açıkça bildirirdi. Rağbet görürdü, yardım edilirdi. Sevilir ve
sayılırdı. Çağrısında hiç kimseden engel görmedi. Çünkü ihlası tamdı,
niyeti temizdi. Yüce Allah’a inanarak kudretine bütünüyle dayanırdı.
Şeyh, 1990’da Avrupa seferinden dönünce İstanbul’daki İmam-ı
Azam Camii’nde kalabalık halka şöyle dedi: “Ben Avrupa’ya gitmeden
önce Avrupa’da insan haklarının üstünlüğünden, özgürlüklerinden ve