Page 133 - Vusta

Basic HTML Version

132
HÜSNÜ GEÇER
6. İRŞADI
Yüce Allah, Şeyh’e irşat alanında geniş imkânlar, çok kolaylıklar ve
güçlü sebepler vermişti. Malı, ilmi, kabiliyeti, cesareti, dinin üzerine gay-
reti, insanları İslam dinine davet etme neticesinin verimliliğine inanması,
güçlü düşüncesi, plan proje içinde çalışması, Sadat-ı Kiram’ın edeplerine
son derece bağlılığı, maddi çıkarı ve zararı gözetmeden irşada sarılması
kendilerinde yeterli derecede mevcuttu.
En üstün düzeyde devlet ve siyaset adamlarını irşadıyla aydınlattığı
gibi, maddenin ve mananın zirvesinde bulunan insanları da kolay bir bi-
çimde kimyasal konuşmasıyla etkileyip irşat ederdi. Medeni bir insana
yanaşıp tavsiyelerde bulunduğu gibi, bir bedeviye de yaklaşıp kalbine Al-
lah sevgisini, İslam’ın hakkaniyetini ve ahiret âlemini ve anlamını zerk
edebilirdi.
İslam diyarında irşadi seferleri düzenlediği gibi başka ülkelerde de
görülmemiş bir biçimde irşadi seferler düzenlerdi. Her ikisinde de etkili,
yararlı ve başarılı olurdu.
Diyorlardı ki: “Hakiki Şeyhin iki alameti vardır. Birincisi zengin ol-
ması... Ta ki gözü kimsenin elinde, malında olmasın, gür sesiyle insanları
Allah yoluna davet eylesin. İhtiyaç ve sıkıntı onu çağrısından ayırmasın.
İkincisi beraberinde âlimlerin fazla olması... Çünkü insana gelen sehiv ve
gaflet anlarında uygun olmayan işlerden alıkoyan ve uyaran, âlimlerdir.
Bir âlimin toplum içinde ilmine ve sözüne itibar edilirse ihlaslı
çalışması, çıkardan uzak olması, konuşmasında şu veya bu gruba mey-
letmemesi gereklidir. Zira İslam dini her seviyede olan herkese genel bir
din olduğundan âlimin de ilim ve kabiliyetle donanarak insan şümul bir
düzeyde olması gereklidir.”
Yüce Allah mealen: “Güzel mevize ve hikmetle (akla ve nakle dayalı
net konuşmakla) Allah yoluna çağır ve onlara en güzel olanla cedelleş”
69
buyurmaktadır.
69 Nahl, 125.