KÜLLİYAT-I VUSTA
121
hâller haricinde yabancı bir erkeğin, yabancı bir kadının bedenine do-
kunmasını haram kılmıştır” dedi.
Zira Peygamber’imizin kadınlara biat verdiğinde ve İslam’ın ahlakı
üzerine yaşamaları üzerine söz aldığında hiçbir yabancı kadına el değdir-
medi. Ne Mekke fethinde ve ne de herhangi bir yerde asla böyle bir olaya
rastlanmamıştır.
Yabancı kadınlara ihtiyaç dışında bakmak haramsa, bedenlerine el
değdirmek daha ziyade haramdır. Çünkü el değdirmek daha ziyade şehve-
ti uyandırıp lezzeti hızlandırır.
İrşad davasında bulunan bir kimsenin dini bilip, uygulayan bir kimse
olması gerekir. Yoksa “Yardıma muhtaç bir dede, nerede kalmış himmet
ede...”
Diyorlardı ki: “Tarikat, Şeriat’ın hizmetçisidir. Tarikatı şeriattan
ayıran zındıktır (dinsizdir). Tarikat, en güzel bir şekilde şeriatı tatbik et-
mek, Müslüman olarak yaşamak ve Müslüman olarak ölmektir.”
Yüce Allah “Ey inananlar! Allah'tan sakınılması gerektiği gibi
sakının, sizler ancak Müslüman olarak can verin”
54
buyurur. Resulullah da
şöyle buyurmuştur: “İnsan yaşadığı gibi ölür, öldüğü gibi de haşrolunur.”
Âlimler “Şeriat gemidir, tarikat denizdir. Hakikat, Yüce Allah’ın
rızasına varma, gönül odasının duvarlarının pencerelerinden ilim, irfan ve
hikmet ışınlarına uzanmasıdır” derler.
“Şeriat gemisine binen tarikat deryasına girdikten sonra hakikat inci-
sine varır.” Bu metot olmayınca her üçünden dem vurmak davul sesine
benzer. Davul sesi gür çıkar ama hikmetten mahrum kaba bir sestir.
Din; vahye dayalı, herkesin, belki içinde her şeyin hakkı korunmuş,
uygulandığı hâlde dünya ve ahiretin mutluluğunu teminat altına alan ilahi
bir kanundur.
Son din; Asrın ilim ve teknolojisine yaraşır, insanın şerefine yakışır,
hükme, hikmete ve insan terbiyesine şayeste, İslam dinidir.
54 Al-i İmran, 102.