100
HÜSNÜ GEÇER
Cevabında “O kız kardeşimdir.” Yani nübüvvet yuvasında yetişmiş,
pakize ve saliha bir insandır. Güzel ahlak, ibadet, kemal ve bütün beşerî
üstünlüklerde aramızda eşitlik vardır, iman kardeşliği vardır. Lâhut ma-
kamına layık münasebet vardır. Sakın kötü gözle bakma, bozuk niyetle
yanaşma ve saygısızlık etme. Yoksa gazap kırbacını yiyeceksin.
* “Kalbi temiz, herkese karşı iyi niyetli ve pak etekli Sare’yi yanına
götürür. Kötü niyetle kendisine yanaşmak ister.” Maddi güçten yoksun,
her kurtuluş sebebinden ümidi kesilmiş “Sare”, onun niyetini sezince ab-
dest alıp Yüce Allah’a yalvarmaya başlar. Çaresizlerin çaresi olan lâhut
kapısına başvurur. Hemen medet kavuşur. Zorbanın nefesi daralır. Sara
hastalığına yakalanmış gibi, şiddetli bir sıkıntıya girer, boğulur bir duru-
ma düşer –yanaşma bir yana– kurtulmaya çare arar. Birkaç kere kötü ni-
yetle yanaşır. Fakat kendisinde bu hâli görünce niyetinden vazgeçer,
yakınlarına “Bu insan değil. Bu melektir. Bu peridir, saygı ve ikrama şa-
yeste bir kemal sahibesidir. Ehline götürün. Hacer’i de kendisine hizmetçi
olarak bağışlayın” der.
* “Sare’ye Hacer’i verirler. Onunla İbrahim (a.s.)’e döner. Sonra he-
men der: Farkına vardın mı? Allah (c.c.) kâfiri yüzüstü yere vurdu. Ha-
cer’i de hizmetçi olarak bana bağışladı.”
* “Farkına vardın mı?” Âlimler derler: İbrahim’in kalbi müsterih ol-
mak için Yüce Allah Sare ve zorbayı halvethanede bütün halleriyle tele-
vizyon ekranında olduğu gibi İbrahim (a.s.)’a gösterdi. Peygamber Efen-
dimiz (s.a.v.)’e Medine’de hendekte iken Busra’nın köşklerini gösterdik-
leri gibi on iki günlük mesafede Hazret-i Yakub (a.s.)’a Hazret-i Yusuf
(a.s.)’un kokusunu estirdiği gibi.
* Bu olayda cereyan eden hâl İbrahim (a.s.)’e mucizedir. Saraya ise
keramettir. Hak lütuf ile gerçek kul ile beraberdir. “Allah büyüktür. Lü-
tufları da sayılamayacak derecede çoktur.”
Sonuç: Hiçbir dargın, hiçbir üzgün ve hiçbir şaşkın kurtuluştan ümi-
dini kesmesin. Görmüyor musun? Güzün ağaçlar yaprak dökerler. Dallar
çırılçıplak karganın pençelerine benzerler. İlkbahar olunca lütuf hazine-
sinden benzeri fakat taze yapraklarla parlak çiçeklerle süslenirler. Daha
sonra hayat kaynağı olan meyvelerle hamile kalırlar. Kendilerinin değer-
leri, yiyenlerin lezzetleri berkemal olur.