68
bulsun, ondan yararlansın. Ta ki daha ziyade bilginliğe, erginliğe ve olgun-
luğa kavuşabilsin.
34. İlmin tahsilinde en yüce amaç dosdoğru yolu tanımaktır. Yüce Al-
lahın rızasına, sapmadan kavuşmaktır. Yoksa ilmin tahsilinden gaye dünya
malına ve makamına ulaşmak değildir. Çünkü dünya her nimetiyle ezelden
taksim edilmiştir. İnsanoğlu ne kadar akıllı ve bilgin olursa olsun kısme-
tinden ziyade alamaz. Malca daha çok, rızıkça daha geniş, huzurca daha
güvenilir olanların halini görmüyor musun?
ُ
ه ُ
ب ِ
ها َ
ذ َ
م ْ
ت َ
ی ْ
ع َ
ا ٍ
م ِ
لا َ
ع ٍ
م ِ
لا َ
ع ْ
م َ
ک
ا ً
قو ُ
ز ْ
ر َ
م ُ
ها َ
ق ْ
ل َ
ت ٍ
ل ِ
ها َ
ج ٍ
ل ِ
ها َ
ج و
“Çok âlim; çok âlim, yollarında karışık, şaşkınlık içindedir. Çok cahil;
çok cahil, rızıklandırılmış görüyorsun. Yani, huzur içinde yaşamını sür-
dürür halde görürsün”.
11
35. Malın en kıymetlisi fakirin ihtiyacını gideren maldır. İlmin efdali
ona göre davranılan ve başkalara öğretilen ilimdir. Peygamberimiz (s.a.v.)
şöyle buyurur:
Haset ancak iki şeyde vardır:
• O adamdır ki, Allah (c.c.) kendisine mal vermiş ve kendisini hak
yolunda harcamak için malına musallat eylemiştir.
• O adamdır ki, Allah (c.c.) kendisine hikmet (ilmin özü) vermiştir.
O da, onunla hem hükmeder, hem de onu öğretir.
12
36. Hal ile gelip gönül kaynayışından oluşan ilim kal ile oluşan ilimden
üstündür. Gerçi tebliğin tamamı ve adet olarak ilmin öğrenilmesi kal ile-
dir. Ama kaynaktan alınan su oluktan gelen sudan daha lezzetlidir ve daha
iştihalıdır.
37. Alimlerin yanına gidip gelmekten gaye sormak ve dinlemektir. On-
lardan da amaç amel ve uygulamaktır. Onlardan da maksat her iki cihanın
mutluluğuna ermektir. Bunların tümünü mülk ettiren; alimlerin huzurunda
edepli olup, ahenkli davranmaktır. Çünkü âlimler peygamberlerin varis-
leridir ve ümmetin güvenilir insanlarıdır. Zira kendilerine emanetlerin en
11 . Bu beyit Râvendînindir (
ِ
ر َ
صَ
ت ْ
خ ُ
م ْ
لا ُ
صي ِ
خ ْ
ل َ
ت ِ
تا َ
ي ْ
ب َ
أ ُ
ح ْ
ر َ
ش
), s.208
12 . Buhari, İlim, 15
KÜLLİYAT-I SUĞRA