43
mezarı, üzerine geniş hale gelip,
“Ben ehlime dönmeyi istiyorum”
der.
Onlar,
“Gerdek gecesinin gelini ve damadı gibi emin, asayiş içinde, hu-
zur ve sükûnet içinde uyu”
derler.
Kafir ise, cevaplarında diyor ki:
“Ben insanlardan duymuştum ki o
Allah’ın Resulüdür. Bende öyle derdim ama o peygamber midir değil
midir tam olarak bilemiyorum?”
İkisi de derler ki:
“Biz de seni bilirdik ki,
sen böyle derdin.”
Toprağa denilir;
“ona sarıl, onu sık.”
Toprak ona sarılır
ve onu sıkar; öyle ki kaburga kemikleri birbirine geçerler. Temelli olarak
azab görür, Yüce Allah onu mezardan gönderinceye kadar.
Yüce Allah (c.c.), Firavun ve ehli hakkında şöyle buyurur:
25
... ا ً
را َ
ن او ُ
ل ِ
خ ْ
د ُ
ا َ
ف او ُ
ق ِ
ر ْ
غ ُ
ا ...
“Boğduruldular hemen sonra ateşe koyuldular.”
36
.
Yani ölümden mahşere kadar ki biz buna
berzah
alemi deriz, insanoğlu
bu dönemde azap yahut nimet görecektir.
Hesap (Allah’ın herkesi ameline ve inancına muttali kılması) haktır.
Mezardan dirilip yenilenmek ve haşre gitmek haktır.
Ayn (madde) olduğu gibi mahşere döner. A‘raz, ses ve renk gibi mana-
lar ve zamanın aynısının haşre gelmesinde hilaf vardır.
Peygamberlerin (a.s.), alimlerin (ilimleriyle amil olurlarsa), şehitlerin,
hafızların (Kur’an’a uygun davranışlı olurlarsa), müezzinlerin (Allah rıza-
sı için müminleri ibadete çağırırlarsa), çokça Allah’ı zikredenlerin beden-
lerini toprak çürütüp yiyemez.
Feylesoflar derler; ecel iki kısımdır:
1. Tabii (doğal) eceldir ki, harici bir sebepten meydana gelmiş değildir.
Yatakları üzerine dış müdahale olmaksızın gelen ölüm. Bu ölüm lambanın
içinde gaz bitince sönmesine benzer.
2. İnhirami (doğal olmayan) ölüm: Kurşunlanarak ölme gibi. Nasıl ki
lambanın gazı yeterli halde, fitili tam fakat birisinin taş atarak lambayı
kırmasıyla ve sönmenin oluşması gibi. Bu görüş reddedilmiştir. Çünkü
kalp krizi, tansiyon ile ölen insanın enerjisinde ve bedeninde herhangi bir
eksiklik yoktur. Ve ölüm dış müdahale olmaksızın meydana gelir.
36 Nûh suresi, ayet 25
AKAİD