42
Veli:
İmkan dahilindeYüceAllah’ı tanıyıp, emirlerine ve itaatine devam
eden ve her türlü suçtan uzak durup, lezzetlere dalmaz her müslümandır.
Velilerde keramet vardır. Zamansız ve vasıtasız Hz. Meryem’e rızkın
gelmesi gibi. Asaf’ın, Yemen’in Sebe’inden Kuds-i Şerif’e Belkıs’ın tah-
tını getirmesi gibi. Nil Nehri’nin, Hz. Ömer’in mektubunun içine atıldığı
an akması gibi. Şakik-i Belhi’ye bulutların itaat ettiği gibi. 1. Dünya sa-
vaşından mütevellit kıtlıkta kocaman çukurun Şeyh Ahmet el-Haznevi’ye
buğday ile dolduğu gibi…
MUCİZE İLE KERAMETİN FARKI
1. Mucize peygamberlik davası ile beraberdir. Keramet davasız da mey-
dana gelebilir.
2. Mucizeye uygun davranmak vaciptir. Keramete uygun davranmak
vacip değildir.
3. Mucizeyi göstermek vaciptir. Kerameti göstermek vacip değildir.
3. BÖLÜM (SEMʻİYYÂT)
Sem‘iyyât
,
bilinmesi ancak işitmekle meydana gelebilir.
ÖLÜM
Ölüm haktır. Bütün ruhları Hz. Azrail (a.s.) kabzeder. Ecel ömrün son
anıdır, öldürülen de eceliyle ölür. Çünkü ehl-i hak yanında ecel birdir. Evet,
bir şartelin düşürülmesiyle milyonlarca elektrik söner. Bir güneşin vurma-
sıyla milyonlarca su damlaları kurur. Bunun gibi Hz. Azrail’in bir isteğiyle
milyonlarca ruhlar bedenlerinden ayrılabilir. Yüce Allah (c.c.) her şeye ka-
dirdir. İstediği kimselere imkan dahilinde gücü ihsan eder.
Ecel birdir. Bazı hadislerde geçer ki, sadaka, sıla-i rahim ve benzeri
hayırlı ameller eceli uzatır. Yani, bereketini ve yararını artırır.
Kabrin suali, nimet ve azabı haktır. Müslim ve Buhari şöyle rivayet
ederler:“ Ölü gömüldükten sonra iki melek yanına gelirler. Siyah bedenli
ve çil (sarı) gözlüdürler. Birisine Nekir diğerine Münker denir. Sorarlar bu
adama;
“Hz. Muhammed’in (s.a.v.) hakkında ne diyorsun?”
,
“İnancın
ne idi?”
Mümin olursa,
“O Allah’ın elçisiydi, ben de öyle şehadet ede-
rim”
der. İkisi derler ki
“Biz de biliriz ki sen öyle derdin.”
Daha sonra
KÜLLİYÂT-I SUĞRA