285
için mürşit gereklidir. Çünkü “Vacibi tamamlayan da vaciptir”
usulün
meşhur kuralıdır.
55- Derlerdi ki : Tarikat-ı Nakşibendiyede çok değerli edepler, çok yük-
sek terbiyeler ve çok verimli irşadlar vardır. O irşadların aracılığı ile Alla-
hın (c.c.) düşmanı olan nefs-i emmare kırılır. İtaat eder, kolayca Allah’ın
emirlerine amade olur.
Nefs-i emmare Allah’ın düşmanıdır. Zira Allah’ın (c.c.) kızdığı şeyi se-
ver. Allah’ın (c.c.) sevdiğinden de ikrah eder. Böyle bir nefsin kırılması
mürid ve salike gereklidir.
Çünkü nefs ne kadar kırılıp, hakir olursa o kadar izzet ve değer kazanır.
Salik ne zaman nefsini herkesin nefsinden küçük ve hakir gördü o zaman
güzel hayata kavuşur ve kalbi her türlü bulanıklıktan ve üzüntüden kurtu-
lur. Zira, böyle bir insan kendisine bir imtiyaz, bir yükselmeyi tanımaz.
Dolayısı ile hiç kimseyle münakaşa etmez, çekişip dövüşmez, huzur içinde
yaşar. Böyle bir insan su gibi en alçak yataklarda akar. Ama dokunduğu
toprağa hayat verir. Değdiği yerde gül, sünbül, çiçek ve çeşitli bitkileri
meydana getirir. Öyle bitkiler ki gıda, meyve, ilaç ve lezzet kaynaklarıdır.
Kendisine imtiyaz görmeyen mürid murada gider ve güzel sonuçlara
kavuşur. Ben şuyum, ben buyum, diyen “Ben”in baltasını başına indirir,
öyle ki, kemale giden kervandan çok geri kalır, amaca kavuşmadan yolda
şaşa durur.
Hangi sebepten dolayı kendisine imtiyaz tanır? düşünmelidir. Mal ve
varlıktan ötürü şeref iddia ederse şeref mal ile değildir. Zira dünyada çok
kafirler, Karun gibi servet ve varlık bakımından zenginlikte zirvede olan
zenginlerden çok çok üstündürler.
Güçten dolayı üstünlüğü iddia ederse, üstünlük güç ile değildir. Çünkü,
aslan yırtıcılığı ile deve taşımacılığı ile, öküz toprak yarması ile ve fil müt-
hiş bedeni ile güç bakımından çok çok üstündürler.
Bilgisinden dolayı üstünlüğü iddia ederse sade bilgi de üstünlük etkeni
olamaz. Çünkü şeytan fesad koparma bakımından daha fazla bilgilidir.
Soydan dolayı üstünlük davasında bulunursa, sade soy da üstünlük ve
kemal kaynağı alamaz. Çünkü Kenan ve Kabil daha soylu idiler.
ŞEYH M. İZZEDDİN El-HAZNEVİ’NİN (K.S.) SÖZLERİ