Page 228 - Sugra

Basic HTML Version

227
dinleseydi, etrafını saran o mütevazi toplumu görseydi, etkilenir ve yumu-
şardı. Nitekim tövbe etmeye oturduğu zaman bal arılarının bala uçuştukları
gibi, kelebeklerin ateşe düşüştükleri gibi, insanlarda coşkuyla kendilerini
eli üzerine atıp tövbe ederler ve tarikatın adabını öğrenirlerdi. Ayrıca Müs-
lümanlığın hâkimiyetine ve saadete götüren tek yol olduğuna inanırlardı.
Böylece nice katı yürekliler etkilendiler, karanlıkta yaşayanlar nura ka-
vuştular, ahlaki faziletten uzak olanlar, üstün ahlak sahibi oldular.
Haram bataklığına girip kirlenenler, helal çimenine gelerek tövbe et-
mekle tertemiz oldular. Bu irşat; tek bir şehirde, bir devlette, hatta bir kı-
tada değildi. Şeyh (k.s.) hazretlerinin irşadı, hayatta iken, Asya, Avrupa,
Afrika ve Amerika’ya kadar uzandı. İhlâstan ve hummalı çalışmasından
doğan bu güzel irşat, Yüce Allah’ın has kuluna müyesser ettiği lütfu, yap-
tığı bir ikramı idi.
İLME VE ULEMAYAVERDİĞİ DEĞER
Şeyh (k.s.) diyordu ki:
“Küçük yaşta Hazna (şimdiki Türkiye hududu-
na yakın, Suriye’de bir köydür ve Haznevi ailesi ona mensuptur)’da bu-
lunan Haznevi medresesine girdim. Medresede mahir ve muttaki âlimler,
çok çalışkan, moral ve ahlak seviyeleri üstün, hayatlarını ilme vakfeden
talebeler vardı”.
Birinci Dünya Savaşının zifiri karanlığı, açtığı yara acısı ve açlık sıkın-
tısı devam ediyordu. Memleket Fransızların egemenliğinde idi. Her taraf-
tan dine, imana, irfana saldırı düzenleniyordu. Büyük Şeyh babam Ahmet
el-Haznevi (k.s.) köyden köye sürülüyordu. Bununla beraber, çölde ve ça-
dırlarda olmasına rağmen medresesinde ilim irfanla uğraşıyor, tekkesinde
misafirperverlik, üzerlerine insanların yığılması ve irşadı tüm hızıyla de-
vam ediyordu. Babam korkuyu duymaz, yorulmayı bilmez ve en ağır olay-
lara karşı kırılmaz bir iradeye sahip, cesaretli, vakarlı, kuvvetli maneviyat
sahibi, engin bir âlim ve belirgin bir İslam simasıdır.
Medresemiz toprak bina idi. Duvarlarında hayli delik ve çatlak vardı.
İçinden, zaman zaman akrep, fare vb. haşereler çıkıyordu. Sergilerimiz
hasırdı. Rahlelerimiz içi saman dolu yastıklardı. Bununla beraber gece ve
gündüz demeden ilime sahip ve babamıza yakışır bir evlat olmak için çalı-
şıyorduk ve dinlenmeden devamlı okuyorduk.
ŞEYH M. İZZETTİN EL-HAZNEVİ’NİN (K.S.) HAYATI