Page 199 - Sugra

Basic HTML Version

198
betlerini, inandıklarını ve bağlılıklarını seyrederler. Küfre kadar götürecek
sözlerini işitirler. Şeyhlerine harikaları isnat ettiklerini görürler.
İşte bunlar ve bunlara benzer durumlar, davranışlar ve sözler, sahte ba-
kışlıları, kötü niyetlileri ve iç âleme nüfuz etmeyenleri hatta dini kültürden
kokuya razı olanları itiraza, kötülemeye hatta en olgun velileri bile hor
görmeye sürer.
Bağlılık ve muhabbet marifetten doğar. Demek ki, saydam kalpli so-
fular şeyhlerinden bir ihsan görmüşler, bir feyiz kapmışlar, bir üstünlük
sezmişler. Ve mürşitlerini üstün sıfatlarıyla tanımışlar ki, onlara o dere-
cede bağlanmışlar ve onları o seviyede severler. Yoksa yüz binlerce akıllı
insanın sımsıkı bağlılıkları hikmetsiz ve beyhude olamaz. Dünya menfaati
olmayınca bağlılık manadan doğar.
Bazen sevginin şiddetinden, sevincin ziyadeliğinden yanlış kelimeler
ve şeriata muhalif cümleler istemeksizin insandan meydana gelebilir. Böy-
le bir insan ki muhabbet deryasına dalmış cezbeler dalgaları arasındadır.
Sözlerinden dolayı sorumlu değildir. Çünkü sorumluluk kasda, iradeye
bağlıdır. Cezbe hali insanı ikisinden tecrit eder. Peygamberimiz (s.a.v.)
şöyle buyurur:
، ٍ
ة َ
ل َ
ف ٍ
ض ْ
ر َ
أ ِ
ب ِ
ه ِ
ت َ
ل ِ
حا َ
ر ى َ
ل َ
ع َ
نا َ
ك ْ
م ُ
ك ِ
د َ
حأ ْ
ن ِ
م ِ
ه ْ
ي َ
لإ ُ
بوُ
تي َ
ني ِ
ح ِ
ه ِ
د ْ
ب َ
ع ِ
ة َ
ب ْ
وَ
ت ِ
ب ا ً
ح َ
ر َ
ف ُّ
د َ
ش َ
أ ُ
ه َّ
ل َ
ل«
ْ
د َ
ق َ
و ا َ
ه ِّ
ل ِ
ظي ِ
ف َ
ع َ
ج َ
ط ْ
ضا َ
ف ً
ة َ
ر َ
ج َ
شىَ
ت َ
أ َ
ف ا َ
هْ
ن ِ
م َ
س ِ
ئ َ
يـ َ
ف ، ُ
ه ُ
با َ
ر َ
ش َ
و ُ
ه ُ
ما َ
ع َ
ط ا َ
ه ْ
ي َ
ل َ
ع َ
و ُ
هْ
ن ِ
م ْ
تَ
ت َ
ل َ
ف ْ
نا َ
ف
ْ
ن ِ
م َ
لا َ
ق َّ
م ُ
ث ا َ
ه ِ
ما َ
ط ِ
خ ِ
ب َ
ذ َ
خ َ
أ َ
ف ، ُ
ه َ
دْ
ن ِ
ع ً
ة َ
م ِ
ئا َ
ق ا َ
ه ِ
ب َ
و ُ
ه ْ
ذإ َ
ك ِ
ل َ
ذ َ
ك َ
و ُ
ه ا َ
مَ
ن ْ
ي َ
ب َ
ف . ِ
ه ِ
ت َ
ل ِ
حا َ
ر ْ
ن ِ
م َ
س ِ
يأ
» ِ
ح َ
ر َ
ف ْ
لا ِ
ة َّ
د ِ
ش ْ
ن ِ
م َ
أ َ
ط ْ
خأ ، َ
ك ُّ
ب َ
ر ا َ
نأ َ
و ي ِ
د ْ
ب َ
ع َ
تْ
ن َ
أ َّ
م ُ
ه ّٰ
لل َ
ا : ِ
ح َ
ر َ
ف ْ
لا ِ
ة َّ
د ِ
ش
“Şüphesiz yüce Allah daha ziyade abdın tevbesinden dolayı sevinir,
birinizden ki, daha devesi üstündeydi. Çıplak bir çölde ansızın devesi
yularını elinden aldı ve kaçtı. Yiyeceği ve içeceği üstünde olduğu halde
devesinden ümitsiz olduktan sonra bir ağacın altına geldi ve gölgesin-
de uzandı. O, o halde iken devenin yanına geldiğini gördü, hemen onun
yularından tuttu. Sonra sevinç şiddetinden ‘Allah’ım! Sen kulumsun
ben de Senin Rabbinim’ dedi. Sevinç şiddetinden hataya düştü.”
15
Böyle hallerde böyle cümlelerin kasıtsız olarak meydana gelişi sakın-
15 Müslim, hadis no 7060
KÜLLİYAT-I SUĞRA