Page 170 - Sugra

169
316. Rasul-i Ekrem (s.a.v.) olgunluk göstergesidir, varlığın özüdür, var-
lıkların serveridir, gerçeğin güneşidir, çağrının eksenidir, başarının fihris-
tidir, zaferin numunesidir, hikmetin deryasıdır, üstün ahlakın hazinesidir.
Sünnetinde ve seyrinde ona tabi olan kimse elbette ki her iki cihanda mutlu
ve mesut olur. Allah’ın lütuf ve yardımına kavuşarak korunmaya alınır.
Yüce Allah buyurur:
ٌرو ُف َغ ُه ّٰللا َو ط ْم ُك َبوُ ن ُذ ْم ُك َل ْر ِف ْغ َي َو ُه ّٰللا ُم ُك ْب ِب ْح ُي ى �نو ُع ِب َّتا َف َه ّٰللا َنو ُّب ِحُت ْمُ تْ ن ُك ْن ِا ْل ُق
31 ۝ ٌمي �ح َر
“De ki, Allah’ı severseniz hemen bana tabi olunuz. Allah (da) sizi
sevsin, günahlarınızı örtbas eylesin. Allah bol mağfiret ve merhamet
sahibidir.”134
Cüneyd-i Bağdadi (r.a.) diyor ki; “Rasulullah’ın izini takip edenden
hariç, bütün yollar herkesin üzerine karşıdır.” 135
317. Rasul (s.a.v.) gerçeklerin lambasıdır, hakka giden yolun işaretidir.
Yararlıyı zararlıdan, hayrı şerden, hakkı batıldan ayırmak hiç birisine kolay
olur mu? Hayır, madem ki o, hallerinin balçığındadır, sözlerinin batağın-
dadır, yaptıklarının çöplüğündedir ve arzularının peşindedir, ulaşım ona
“evet ” diyemez.
Yüce Allah’ın rızasını isteyen kimseye ilk etapta gerekli olan kendisini
bunların tümünden kurtarmaktır, Rasul-i Ekrem’in sünnet-i seniyyesine
uymaktır. Böyle olunca şehvetlerin saldırısından kurtuluşu, gafletin kirin-
den temizliği ve günahların zulmetinden ışığı bulabilir. İşte bu merhale-
yi geçtikten sonra ulaştırıcı yola girilir. Kabul devletine kavuşulur ve iç
âlemde nur doğar.
318. Halk âlem ise, Rasul güneşidir, ilim derya ise Rasul incisidir, fazi-
let ağaç ise Rasul meyvesidir ve varlık bulut ise Rasul yağmurudur. Salik
Rasule kavuşmadıkça, sünnetine tabi olmadıkça, ahlakı ile ahlaklanmadık-
ça, iş ve işaretini takip etmedikçe fena haldedir. Çabası boşunadır, çalışma-
sı ve yorulması sonuçsuzdur.
319. Rasul (s.a.v.) şeref ve kemalin zirvesindedir, istikamet ve düze-
134 Âl-i İmran sures, ayet 31
135 Risale-i Kuşeyriye 1/134
MEVAHİB