Page 161 - Sugra

Basic HTML Version

160
291. Ancak yasaklardan sakınmak ve emirleri yerine getirmek için yarış
meydanına çıkan, zuhur eden nurdan yararlanır. Zira şehvet dumanlarının
altında, haram batağından yükselen katı buharların içinde duran, yararlan-
mak orada dursun nuru bile göremez. Böyle bir kişi kalben veya kalıben,
maddeten veya manen zayıf ve cılız kalır. Güneş ışığını görmeyen, kayala-
rın gölgesinde biten bitki toprak ne kadar yumuşak, hava ne kadar elverişli,
iklim ne kadar yaşama uygun olsa da, ince endamlıdır, sarı renklidir, boynu
bükük, neşeden uzaktır.
Bazı insanların akılları düşünce ile, gönülleri zikir ile, ruhları muhabbet
ile, sırları masivanın uzaklaştırılmasından dolayı temizlemek ile, bedenle-
ri çalıştırılmasından ötürü güçlü ve sağlıklı olmak ile berrak ve parlaktır.
İşte onların sohbetine devam et, meclislerinden ayrılma. Zira güle yakın
olan güzel kokuyu alır. Bülbüle yakın olan tatlı nağmeyi duyar, çemenzara
uğrayan huzur veren manzarayı görür. Olgun insana yakın olan elbette ki,
kemalatı kazanır.
292. Huzur ve neşe anında, rahamut ve lütuf pencerelerinden uzanan
ehadiyet güneşinin ışınları nefiste itaat, kalpte tecelli, ruhta muhabbet, dil-
de hikmet, kulakta hak ses, düşüncede doğruluk, organlarda uygunluk, iş-
lerde ihlas, kabul ve güzellik olur. Zira gün ışığında yetenekli kimsenin
çalışması yanlışlıktan uzak olduğu gibi, çok da verimli olur. “Allahın lüt-
funu görüp, muhabbetinde fani olduktan sonra dilediğin gibi ol. Çünkü
bildiğin cehalet, yaptığın suç olamaz.” Çünkü fena makamı velayetin ilk
basamağıdır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) masum olduğu gibi, veli de
korunmuştur. Kesinlikle yaptıkları rızayı Bari’ye uygundur.
293. Organların üzerine nur eserinin belirmesi ancak farz ve nafileyi
eda ederek, kitap ve sünnete uymaktan sonra husule gelir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Rabbinden (c.c.) şöyle rivayet eder:
“(Kul) üzerine farz kıldığım şeyden yanımda daha sevimli hiçbir
şeyle bana yaklaşmamıştır.
Durmadan kulum nafilelerle bana (rızama) yaklaşır, onu sevinceye
dek. Ben onu sevince kendisiyle işittiği olan kulağı, kendisi ile gördüğü
olan gözü, kendisi ile tutar, atar olan eli ve kendisi ile yürüdüğü ayağı
olurum.
KÜLLİYAT-I SUĞRA