136
naya giden doğru yolu bulamadılar. Saptılar ve saptırdılar. Lakin peygam-
berler ve varisleri göksel kaynaktan irşat ve ilhamı aldıklarından hidayet
olundular; dosdoğru yolda gittiler ve kılavuzluk yaptılar.
252. Ebu Cehillerin akıllarının çoğalmasında şüphe yoktur. Yoksa içinde
yaşadıkları toplumda yükselip makam, şeref ve hürmet sahibi olamazdılar.
Bununla birlikte helak oldular. Çünkü teslimiyet ehli değildiler. Gidişleri
semavi kanunun çizdiği doğrultuda değildi.
253. Yer ve üzerinde olan her şey, gök ve içindeki olandan yararlan-
masaydılar yer ve üzerinde olan hiçbir şeyde hayat olmazdı. Görmüyor
musun? Yöremizin ışığı, havası, yağmuru ki yerel hayat onlarla oluşur;
maddeten semavi me’kul (rızık) ve oluşumlardandır.
254. Ruhların hayatı, akılların nuru, nefislerin temizliği, kuralların oluş-
turulması, ulusların yönetilmesi, salih kulların müjdelenmeleri, başkaları-
nın korkutulması, Yüce Allah’ın vahyi ve insanların anlaması manen gök-
sel me’kulünden ve kabilindendir.
Yüce Allah şöyle buyurur:
22
َ
نو ُ
د َ
عوُ
ت ا َ
م َ
و ْ
م ُ
ك ُ
ق ْ
ز ِ
ر ِ
ء �
ا َ
م َّ
سلا ى ِ
ف َ
و
“Ancak rızkınız ve size vaʻd olunan şey göktedir.”
98
DÜŞÜNMEK GEREKLİDİR
255. İnsanoğlu ayaz bir günde veyahut ay ışıklı bir gecede bakınca par-
layan kaynakların dışında bomboş fezadan başka bir şey göremiyor. Ama
aklıyla fezayı dolaşırsa, düşüncesiyle ufukları gezip, havai âlemi seyreder-
se anlar ki mele-i a‘ladan kendisine doğru esiri cisimcikler vardır, ruhani
varlıklar mevcuttur. Bir kısmı insanoğluna ışık ve nuru gönderiyor. Başka
bir kısmı da kalplere ilhamları ve feyizleri akıtıyor. Ruhları sevindiren, gö-
nülleri cilalandıran ve cisimleri parlatan değerleri kazandırır. Âlemlerin
parça ve bölümlerini iyice düşünürsen göreceksin ki her birisi mele-i
a’ladan sana birer mektuptur. Okuyup düşünürsen Yüce Allah’ın kudretini,
merhametini ve ihsanını ayan beyan anlayacaksın.
256. Doğrudur, insan detaylı olarak kendisini ve bedeninde ki değerleri
iyice düşünürse Yüce Allah’ın kudretini, hikmetini, ilmini ve hâkimiyetini
98. Zariyat suresi, ayet 22
KÜLLİYAT-I SUĞRA