KÜLLİYAT-I VUSTA
71
Mademki kâinatın külli ve cüzi bireylerin arasında bulunan düzen
“olmayınca yaşam olmaz” Yüce Allah'a mahsustur. Sen de özel olarak
onu pak bil, tenzih ve tahmidini ona has kıl. Çünkü her nimetin ve her
lütfun kaynağı odur.
Varsayım olarak bir bina yapmaya, düzenli ve yeterli bir yuva kur-
maya karşı çok bezgin ve güçsüzsün. İhtiyaçların da çoktur, ama nereye
bakarsan çaresizliğini görürsün.
Hayır sahibi bir varlıklı hâline muttali oldu. Sonra sağlığa çok elve-
rişli, havadar, yeterli miktarda güneş alan bir alanda sana bir ev yaptı. İçi-
ni gereken eşya ile donattı. Haberin ve rolün olmaksızın seni oraya götür-
dü. Binayı, içinde bulunan ev eşyasını, etrafında bulunan bahçeyi ve tarla-
ları sana gösterdi. “Buyurun bunlar senindir; yararlan, sana mübarek ol-
sun” dedi.
Böyle bir hayırseveri sevmez misin? Şükranlarını ona bildirmez mi-
sin ve her halükârda onu iyilik ile anmaz mısın?
İşte, her hayır sahibi Yüce Allah'tır. Karşısında çaresiz kaldığın bina
ve donanması içinde bir ömür yaşadığın dünya ve nimetleri onun lütuf
toprağıdır. İhtiyaçlarla çevrilmiş yoksul da sensin.
Ey insan! Gafletten uyan, dünya mülkü daim değildir. Ondan ahiretin
yolculuğu için azığını al. Her canlının günleri sayılıdır. Günleri biterse o
da biter. Yaşaması sona ererse o da söner. Sen de sönecek canlıların biri-
sisin.
“ÖLÇÜLÜ YAPIP HEMEN ONU YÖNLENDİREN” insanoğlu aslı
olan damlayı, anasının rahminde yaşamasını, hızla gelişip büyümesini,
anaya ve kendisine zarar vermemek için doğumundan birkaç gün evvel
baş üstü dönmesini, her türlü anlayış ve idrakten yoksul olmakla memeyi
dudak aralarına alıp emmesini, memenin başı bebeğin dudakları arasında
sığar derecede küçük, yumuşak, narin bir şekilde yarattığını ve kendisine
hızla kuvvet, gelişim verecek derecede hayat çeşmesi hâlinde ya-
ratıldığını, kuru çeşme, çocuğun doğmasıyla sütle kaynadığını ibret gö-
züyle görürse aklıselim ile düşünürse behemehâl Yüce Allah'ın yüceliği-
ni, ölçülü yaratmasını, ilmini ve hikmetini itiraf ederek tahmitle temcitle
zikirle ve şükürle ter-zeban olmaz mı?