248
HÜSNÜ GEÇER
çıkırın, bozuk izin kalır. Gönüllerde diken ve dillerde nahoş bir destan ve
zihinlerde kara bir insan olursun.
Gözet, gözetileceksin. Koru, korunacaksın. İyilik yap, iyilik görecek-
sin. Ölçünü, tartını, hesabını güzel yap; müşterilerin çoğalacaktır. Yumu-
şak toprak ol; bitkilerle, güllerle ve sümbüllerle örtünüp süsleneceksin.
Katı kaya olma; çıplak kalacaksın, uğranmaz olacaksın.
“Çemenzarı herkes arar. Taşlıktan her şey kaçar” denilmiştir.
KONUYU AÇIKLAYAN BİR HADİS-İ ŞERİF
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurur: Yaşayan kimselerde bir
kral vardı. Onun da bir sihirbazı vardı. Yaşlanınca krala “Gerçekten ben
yaşlandım, bana bir genci gönder yanımdaki sihir ilmini kendisine öğre-
teyim” dedi. Hemen ona bir genci gönderdi. O da ona sihir öğretirdi.
Yürüdüğü yolda bir rahip (Hristiyanların ibadetçisi) vardı. Hemen
yanında oturdu. Konuşmasını dinledi ve çok da beğendi.
Sihirbaza her geldiğinde, önce rahibe uğrardı ve yanında otururdu.
Sihirbaza gelince sihirbaz (gecikmesinden dolayı) ona vururdu.
Bu durumdan şikâyet ederek rahibe söyledi. Hemen rahip “Sihirbaz-
dan korktuğun zaman ehlim beni engelledi, ehlinden korktuğun zaman
sihirbaz beni engelledi, diyeceksin” dedi.
O, bu hâl üzerinde iken insanları yolda yürümekten alıkoyan büyük
bir hayvan (yırtıcı ve zehirleyici) ile karşı karşıya geldi. Hemen “Bugün
bilirim ki, sihirbaz mı, veyahut rahip mi daha efdaldir?”
Hemen bir taşı aldı ve “Allah’ım! Rahibin işi yanında sihirbazın işin-
den daha sevimli (makbul) ise hemen bu hayvanı öldür ta ki, insanlar yo-
luna devam etsinler” diyerek taşı ona attı, onu öldürdü. Hemen insanlar
yolda yürümeye devam ettiler.
Rahibin yanına geldi. Olaydan onu haberdar etti. Hemen rahip ona
“Ey oğulcuğum! Bugün sen benden üstünsün, senin işinin ne dereceye
kavuştuğunu görüyorum. İleride belalar başına gelecek. Belalanırsan beni
gösterip (içinde olduğum hâli kimseye bildirme)” dedi.