168
HÜSNÜ GEÇER
Bazı âlimler günde iki kere yemeyi, nefsin istediği her şeyi almayı is-
raftan saymışlardır. Çünkü Resulullah şöyle buyurdular: “Her istediğin
şeyi yemen elbette ki israftandır.”
Hz. Aişe der ki: Peygamber, günde iki sefer yediğimi görünce şöyle
buyurdu: “Ey Aişe! Sadece karnındaki işi seversin. Günde iki kere yemek
israftandır.”
Âlimlerin çoğu şu görüştedirler: Yemek ve içmek zamana, hâle ve in-
sana göre değişir. Mesela, bir ihtiyarın yemeği bir gencin yemeği gibi, bir
esnafın, bir memurun yemesi daima enerji harcayan hareket hâlinde olan,
bir rençperin, bir demircinin yeme ve içmesi gibi değildir. Önemli olan
bedene ve yeteneklerine zarar vererek tıka basa mideyi doldurmamaktır.
İtidalli davranmaktır.
İbn-i Abbas diyor ki: “İsraf ve kibirden uzak olduğun müddetçe iste-
diğini ye, istediğini giyin.” Kırmani “Acaip” adlı eserinde şöyle der: “Bir
Nasranî tabip, Yakut oğlu Hüseyin oğlu Ali’ye: ‘Kitabınızda (Kur’an-ı
Kerim’de) tıp bilgisinden hiçbir şey yoktur. İlim de iki bölümdür; bir be-
denler ilmidir, iki dinler ilmidir’ dedi.”
Hemen Ali, ona dedi ki: “Yüce Allah bütün tıp ilmini kitabının yarım
ayetinde toplamıştır.”
Dedi ki: “O nedir?” Dedi: “Yiyiniz, içiniz ve israf etmeyiniz” cümle-
leridir.
Nasranî dedi ki: “Resulünüzden tıpla ilgili bir şey rivayet edilmemiş-
tir.” Ali “Resul-i Ekrem, bütün tıbbı, birkaç kısa cümlede bir araya getir-
miştir” dedi. Nasranî “Onlar nedir?” deyince Ali: “Resulullah şöyle he-
kimane buyurmuştur: ‘Mide her mikrobun yuvasıdır. Perhiz her ilacın
başıdır. Her bedene âdet ettiğini ver’ dedi.”
Bunu duyduktan sonra Nasranî dedi: “Kitabınız ve Peygamberiniz
Calinus’a tıp bırakmamıştır.”
Beyhakî “Şuabü’l-İman”da şu rivayeti zikretmektedir: “Mide, bede-
nin havzıdır. Tüm damarlar ondan alıp bedenin etrafına gıda ve su verir-
ler. Mide, sağlıklı olunca bütün damarlar sağlıklıdır. Mide bozulunca bü-