KÜLLİYAT-I VUSTA
109
Geçmiş zamanda bir kervan yükünü alarak uzun bir yolculuğa çıkar.
Bazıları hayvanlarına ağır yük yüklerler. Güçlerinin dışında
taşıyamadıkları için yolda kalırlar. Bazıları da yüklerin dengesini düşün-
memiş. Yükün ağır tarafı yere, hafif tarafı da ağırın üstüne düşermiş veya
ikisi de hayvanın bacaklarının arasına girermiş ve zavallıyı yürümekten
alıkoyarmış. Bu iki sınıf da hayvanların yüklemeleriyle uğraştılar, fakat
hayvanlarının güçlerini ve yükün dengesini düşünüp yola çıkanlar, ko-
laylıkla çölleri geçtiler, engelleri aştılar ve sermenzile kavuştular. Ticaret-
lerini yapıp mala ve cana herhangi bir zarar vermeden esenlik ve selamet-
le sevinç ve neşe içinde evlerine ve eşlerine kavuştular.
Yolculuğun gereğini düşünmeyenler evlerine döndüler ama içleri do-
lu üzüntü, yüzleri sarkık, daha önce kendilerinin olan mal, mekân ve hâl
varlığının çoğunu kaybeder bir durumda döndüler. Neticede sefer ve ha-
zar hüsranına uğradılar.
Kervan devlettir. Yük taşıyan devletin her ferdidir. Ticaret topyekûn
yüksek seviyeye çıkıp güçlü ve güvenli yaşam nezaket alanına çıkıp onur
ve şeref ödüllerini kazanmaktadır. Yolculuk mekânda durur gibi zamanda
yürür gibi seyretmektedir. Kervana sahip ve egemen olan da hükümettir.
ŞİİR
Bu âlemde onurlu bir yaşam gereklidir kardeş
Çalış, çalış; bunu kazan; daha sonra para, pul, aş…
Zaman geçirmeden fırsatı kolla, er bu menzile
Bu yolculukta olma ha geri, tembellerle yoldaş.
Bütün varlıklara insan yararlanan hükümran olur
Seviyesi yüce insan olur mu hiç geri ayyaş?
Elimden tut bu sahrayı beraber geçelim yolcu!
Tekin olma bu yollarda, sana lazım gelir bir baş.