78
ve korkunun yeri olamaz. Şeriatın uçağına binerek, tarikat fezasında uçarak
hakikat ülkesine varmak ki, bu da en yüce makamdır, ancak Yüce Allah’ın
iradesi ile olur. Yüce Allah buyurur:
29
َ
ني �
م َ
لا َ
ع ْ
لا ُّ
ب َ
ر ُ
ه ّٰ
للا َ
ء �
ا ََ
ش َ
ي ْ
ن َ
ا �
َّ
ل ِ
ا َ
ن ُ
ؤا � َ
شَ
ت ا َ
م َ
و
“Âlemlerin Rabbi olan Allah’ın dilemesi ile ancak dileyebilirsiniz.”
21
O zaman teslimiyet lazım. Her an gönüllerin iyiliğe yönelmesi için Yüce
Allah’a yalvarıp lütfuna sığınmak gerek.
Ne dersin kardeş! Bir kimsenin iradesi efendisinin iradesine bağlı olursa
her tarafından ihtiyaçla kaplı bir kul olan muhtaç ve bezgin insanın iradesi
kâinatta kırılmaz iradeye sahip olan Allahın iradesine bağlı olmaz mı?
74. Nurlar zuhur edince, sırlar görülünce, hakikatler ardarda gönül ala-
nına yağınca insanoğlu bütünüyle neşe ve huzur içinde olur. Tüm üzüntüler
kalbin alanından uzaklaşır. Fakat salik bu makamda son derece kendisine
ayık olmalı. Zira bu halde gururlanarak kendisini beğenirse kibirlikten do-
ğan kasırgalar onu helak çukuruna düşürüp mahv u perişan edebilirler.
75. Bugün görüyorum; şeytanın en korkunç tuzaklarından ki insanı ev-
liyanın bir takım işlerine düşman kılar, sonra zatlarına, sonra İslam ümme-
tine, sonra Sahabe-i Kiram’a (r.a.), sonra peygamberlere (a.s.) ve getirdik-
lerine düşman kılar. Öyle ki zavallı kendisinden haberi olmaksızın sade
zındık kesilir. Şeytandan ziyade şeytanın yolunu savunur. Allah (c.c.) bizi
şeytanın ve yardımcılarının şerrinden muhafaza eylesin.
76. Şeytanın tuzağına düşmek alimlerden uzak ve ihlâslı, içleri temiz,
has kullardan ayrılmaktan dolayıdır. Zira âlimler ve has kullar öyle var-
lıklardır ki maddi ve manevi fitne ve fesat, korularının etrafında bile dola-
şamaz. Şeytan onların meclisinden uzak kaçar; mayıs böceğinin gül koku-
sundan tiksinip kaçması gibi.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyurur:
“İhlâslılara mutluluk olsun. Onlar hidayetin lambalarıdır. Her ka-
ranlık fitne onlardan dağılıp uzaklaşır.”
22
Allah’ım! Dostlarını bize tanıt ve yaklaşımlarını bize nasip eyle!
21 Tekvîr suresi, ayet 29
22. Camiu's-Sağîr, cilt II, sayfa 134
KÜLLİYAT-I SUĞRA