Basic HTML Version
73
kesilip Yüce Allah’ın emirlerine sarılarak yaklaşım makamına ve rıza-ı
Bari’nin gülzârına yanaşmaktır.
Tasavvufun gayesi; kulun her şeyden kendisini düşük seviyede görme-
sidir. Hatta Sâdât-ı Kiram’ın bazıları (k.s.) şöyle demişler:
“Benim sevi-
yem köpeğin dışkısından daha düşüktür. Çünkü o kir, toprağa kuvvet ve
gübre olabilir”
. Â ya, ruh ayrıldıktan sonra beden, keklik ayrıldıktan sonra
kafes neye yarar, ne olabilir? Tasavvufun semeresi durmadan düşünmektir
ve devamlı korkmaktır. Çünkü akıbet meçhuldür, insan bilemiyor, saadete
mi gidecek; sevinip neşe çemenzarına gitsin, veyahut şekavete mi gidecek;
üzülüp büzülüp acı elem dikenliğine gitsin. Bununla beraber Yüce Allah
hakkında hüsn-i zan ederek reca ve umut kulpundan ayrılmamalıdır. Çün-
kü melekut fezasında uçup seyr u sülûk yapan salik için korku ile ümidin
kanatları esastır. İkisi veyahut birisi olmayınca salikin seyri kuru çırpınış-
tan ve yerinde saymaktan başka bir şey değildir.
58. Tasavvufun semeresini ve gayesini insana kazandıran yegane etken,
Şeriat-ı Ğarraya uyup Rasulullâh’ın irşadı ile irşatlanmaktır. Kavmin şairi
mealen şöyle demektedir:
“
Ey Sa‘d! Peygamber Efendimizin ittibaı olmaksızın sadelik yolların-
da yürümek muhal ve imkansızdır.”
Ve başka birisi diyor:
“Ey bedevi, güvenilir konaklara kavuşamazsın. Zira içinde yürüdü-
ğün yollar helak balçığına gider”
.
59. Salik, şeriatın gemisine binip tarikat denizinin suyu üzerine yüzerek
selamet sahiline kavuşuncaya kadar devam ederse kurtuluş hem kolay hem
de hızla mümkün olabilir. Çünkü salik bu sahile kavuşunca Yüce Allah’ın
marifeti olan hakikat incisini kuvvetli ihtimalle bulur. Bu inciyi bulan insan
dünya ve ahiretin zengini olur. Bu servete kavuşan elbette ki her darlıktan
çıkmak için kendisine çare arayarak behemehal kurtuluşa erebilir.
60. Evet, bu gemiye kaptan lazımdır, o da maharetli mürşit ve ihlâslı
üstaddır. Petrol lazımdır, o da muhabbet ve coşkudur. Maksat yönünü tayin
eden pusula lazımdır, o da şeriatın uygulamasıdır. Bu korkunç ve uzun yol-
culukta azık lazımdır, o da takvadır. Uyku gevşekliklerinin, gaflet tehlike-
lerinin, vesvese artışlarının, yorulma ve çaba meşakkatlerinin saldırısında
MEVAHİB