Page 290 - Sugra

Basic HTML Version

289
ilk bakışta kendisini bugün görmüş gibi tanırım. Birisi bana konuşursa ilk
konuşmasından ne istediğini anlarım.
.» ِ
ه ّٰ
للا ِ
روُ
ن ِ
ب ُ
رـ ُ
ظْ
ن َ
ي ُ
ه َّ
ن ِ
إ َ
ف ، ِ
ن ِ
م ْ
ؤ ُ
م ْ
لا َ
ة َ
سا َ
ر ِ
ف او ُ
قـ َّ
ت ِ
ا«
“Müminin firasetinden sakının, zira o Allah’ın nuru ile bakar. ”
10
68- Bir hakikat: Şeyh (k.s.) günün birinde irşad amacı ile Âmûde adlı
şehrin etrafında bulunan köylere çıkıyor. Bir aşiretin ünlü ağası olan Şev-
vah Elburisanın köyüne de uğrar. Köy halkı Şeyh’i (k.s.) beraberinde olan,
nurlu cemaatiyle görünce bal arıları çiçek alanında dolaşıp, toplandıkları
gibi onlar da Şeyh’in (k.s.) etrafını sararlar. Şeyh hakîmâne konuşmaya
vaaz ve nasihate başlar. Büyük bir etkilenme meydana gelir, tevbe edip
tarikate girerler, başka köylerin insanları da akın ederler. O kimyasal irşad-
dan bol bol nasipdar olurlar. O nurani toplumdan büyük haz alırlar. Aşiret
reisi Şevvah’ın kalbi neşe ile dolup taşar. Şeyh hazretlerine der: Ya Şeyh
İzzeddin ben iki işinde şaşa kaldım: 1. Zayıf bedenin bu büyük aklını nasıl
taşıyabilir? Şeyh (k.s.) dediler ki: Şimdiki bedenimin ağırlığı 45 kilogram-
dır. Aklım ise Yüce Allah’a senalar olsun kılı kırık yarar, Şeyh Haznevi
aklının bir parçasıdır.
2. Nasıl evlendin, nasıl kız beğendin, nasıl ömür arkadaşını, yuva ku-
ranı seçtin? Şeyh (k.s.) dediler ki: Ben isteğimle evlenmedim babam beni
evlenmeye icbar etti.
Sonra dediler:
“Bu ağa da akıllı bir insandır”.
69- Derlerdi ki: Babam tarikatın vazifesini bitiren bir salike hilafet izni
verdi. Hanımı dediler ki falan alim de seyru sülûkünü bitirmiş. Niçin ona
da vermedin?
Buyurdu o alimde tedbir yoktur. Tedbiri olmayan kimse hilafete şayeste
olamaz. Çünkü tedbirsiz kimsenin kardan ziyade zararı dokunur. İrşadın-
dan ziyade toplumda ifsadı olur.
70- Derlerdi ki: İstikamet (doğruluktan ayrılmamak) kerametin ta ken-
disidir.
71-İstanbul’un bazı tarikat sahipleri hakkında dediler ki: Şeklen çok iyi-
ler, velakin o taifede kibirliliği hissediyorum.
10 Tirmizî, hadis no: 3127
ŞEYH M. İZZEDDİN El-HAZNEVİ’NİN (K.S.) SÖZLERİ