Page 278 - Sugra

Basic HTML Version

277
denenmiş bir haldir. Çünkü İnsan kalbini kime bağlarsa kesin kes halleri
ile hallenir.
23- Diyordu ki, rabıta iki çeşittir. Rabıta-ı sûriye ki; şeyhin huzurunda
ve meclisinde yapılır. Rabıta-ı maneviye ki; şeyhin gıyabında manevi ha-
yali ile ve sureti ile yapılır. Bazen rabıta-ı maneviyye rabıta-ı sûriyeden
daha verimli olur. Çünkü gıyapta gönül bağlamak ihlas, muhabbet ve tes-
limin ifadesidir.
24- Diyorlardı ki, seyr ve süluk halinde olan mürit tamamen gafletten
uzak olmalıdır. Yoksa farkına varmadan yolunu şaşırabilir. Başı süluk ha-
linde haberi olmadan bir kayaya çarpabilir. Aşılması zor olan bir engel
karşısına çıkabilir.
25- Diyorlardı ki, Allah (c.c.) rızasını isteyen insan namaz, salavat ve
rabıta haricinde hep kalbi zikir ile uğraşmalıdır. Zira rende tahtanın pürüz-
lerini girintilerini ve çıkıntılarını dümdüz hale getirdiği gibi zikir de, kalb
alemini kalaylar, parlatır. Şehvani ve nefsani pürüzlerden arındırarak imre-
nilir bir seviyeye getirir. Bundan ötürü
“zikir, fikir kalbin kalaylamasıdır,
için cilasıdır’’
denilmişdir.
26- Diyorlar ki Bazı insanların evinin önünde bulunan küçük baston-
la uğraşması bile onu zikirden alıkoyar. Dünyası elalemin dünyası kadar
geniş çaplı olsaydı gene bazı kimselerin yanında kabul edilebilirdi. Ama
bu ölü; bu üzüntüye bu kara bağlamaya, bu uğraşıya, bu ağlamaya değer
derecede kıymetli değildir.
27- Diyorlardı ki; tarikatte bid’at tarikata değil yürütenin başına iflas
baltasıdır. Dünyası ileri gitse bile, çabası ahiret sevabını kendisine kazan-
dıramaz.
Esefle ifade ederim ki: Haznevi Tarikatına mensub bazı elemanlar bü-
yük Şeyh’in (k.s.) zamanında olmayan birçok bidatı tarikata sokmuşlardır.
Mesela:
Nakşibendi evradı beşbinden az olmamalı, onlar beşyüze kadar
evrad verirler. Büyük şeyhin eliyle günde yüzlerce insan tövbe ederdi. O
da herkesin elini tutup, teker teker tevbe verirdi. Onlar ipi ellerine alırlar
veyahut el el üzerine koyarlar koro halinde bir seferde bir kaç kimseye
tövbe verirler. Tarikatı şöhrete, çıkara, siyasete vasıta kılmışlar. Altın gibi
çok kıymetli bir cevher ile gübreyi satın alan elbette ki hüsrandadır.
ŞEYH M. İZZEDDİN El-HAZNEVİ’NİN (K.S.) SÖZLERİ