236
Osmanlı Padişahı Yavuz haklı olarak şöyle haykırmaktadır:
Bu cihanın saltanatı hep kuru kavga imiş.
Bir veliye bende olmak hepsinden aʻlâ imiş.
Şeyh (k.s.) her insana yakışan önemi verir, derecesine göre ilgi gösterir-
di. Fakat ilim irfan sahiplerine bambaşka iltifatta bulunurdu. Bir cemaatten
bazıları hacca gideceklerini belirtip tavsiye istediler. Hac ibadetini ilk defa
yapacaklarını belirttiler. Şeyh (k.s.) cevaben, hac ibadetinizde âlimlerden
ayrılmayın, yoksa haccı eda edemezsiniz; sadece Hicaz’a gidip, gelmekle
insan hacı olamaz dedi. Âlimi yolunuzda, edebinizde, ibadetinizde ve tüm
davranışlarınızda kılavuz kabul edeceksiniz. Yüce Allah buyurur:
7
َ
نو ُ
م َ
ل ْ
عَ
ت َ
ل ْ
مُ
تْ
ن ُ
ك ْ
ن ِ
ا ِ
ر ْ
ك ّ
ذِ
لا َ
ل ْ
ه َ
ا او �
ُ
لـَ ٔ
ـ ْْ
س َ
ف
“Bilmezseniz zikir ehlinden (âlimlerden) sorunuz.”
28
Şeyh (k.s.) meclisinde, yemek sofrasında, barış sahasında, irşad sefer-
lerinde hep âlimleri yakınına alırdı, onlara hitap eder, onlara danışırdı ve
şer‘i meseleleri onlara havale ederdi. Bunun hikmeti âlimi avam gözünde
büyütmek, dönüş noktası ve yol gösterir lider kabul ettirmekti. Çünkü bir
ferde, bir topluma âlim rehber olursa kendilerinde hayat, huzur ve her iki
cihanın saadeti umulur. Zira âlim ilhamını kitaptan, sünnetten ve âlimlerin
görüşlerinden aldığı için, düşüncesi doğrudur, niyeti temizdir ve gösterdiği
yön, saadet ve hakikat menşeidir.
Telmaruf’a bazen on binlerce ziyaretçi ve misafir gelirdi. Bunların için-
de her seviyede insan bulunurdu. Ama Şeyh (k.s.) divana gidince, âlimlere
yol verin, ileri gelsinler, derdi. Âlimler içeri girdikten sonra diğerleri soh-
beti dinlemek için divana girerlerdi. Şeyh (k.s.) yolda yürüse, arabaya bin-
se, genellikle âlim yanında bulunurdu. Hele irşatta barıştırmada, önemli
noktalarda âlimler kendilerine yar ve yardımcıydı.
İşte Şeyhin hayatı ilme dayalı ve âlimlerle beraber olduğundan tüm
amaçladığı işlerde başarılı, yaptığı irşatta seçkin ve etkin, dört kıtada
(Asya, Afrika, Amerika, Avrupa) ruhani mürşit olup, çok insanları cehalet,
küfür, sapıklık karanlığından iman nuruna, İslam ahlakına, doğru yola ka-
vuşturdu.
28 Hac suresi, ayet 7
KÜLLİYAT-I SUĞRA