205
ميح َّ
رلا ِ
ن ٰ
م ْ
ح َّ
رلا ِ
ه ّٰ
للا ِ
م ْ
س ِ
ب
El-Bâz el-Eşheb Şeyh İzzeddin (k.s.) 1925’te Hazne köyünde dünyaya
geldi. Babası büyük Şeyh lakabıyla tanınan alim, alemi mürşid, İslam’ın
seçkin ve belirgin simalarından, Molla Murad oğlu Şeyh Ahmed Haznevi-
dir (k.s.).
Şeyh (k.s.) babasının ilim ve irfanından büyük haz aldı. Meşhur med-
resesinde zamanın nakli ve akli bilimlerinde üstün maharet kazandı. Uzun
zaman tedrisatla meşğul oldu. Müderris Üstad Molla Abdullah el-Kırtminî
gibi nice ünlü alimleri yetiştirdi. Arapça, Farsça ve Kürtçe edebiyatında
çok ileri idi. İslami ilimlerde (hele Şafii fıkhında) derinliğine ulaşılmayan
bir okyanus idi. Mantık ve hikmette zirvesi görülmeyen bir dağ idi. Barış-
tırmada, sevgileştirmede irşad ve ikramda son safhaya kavuşmuştu.
Günde yüzlerce insan eli üzerine tevbe ederdi. Binlerce ziyaretçi öz ma-
lından yer, içerdi. Kimseden bir şey tenezzül etmeden kocaman tekkeyi ve
medreseyi idare ederdi. Canıyla, evladıyla ve malıyla ilmi, irfanı, İslam
faziletlerini yaymak için hummalı bir biçimde çalışıyordu.
Yakınında durana her zaman bahardı. Dünya gülistandı. Herkes de ih-
vandı; her hal güven ve emandı. Akıl ve dirayetinde kemal ve cemalinde,
beşeri münasebetlerinde şayanı takdir örnek bir insandı.
Çünkü büyük şeyhin eliyle yoğurulmuşdu. Onun kimyevi gözetiminde
büyümüştü. Üstün terbiyesini almışdı: Halleriyle hallenmişdi.
Yağmurun bir damlasında bile, yarar vardır. Çünkü bir karıncayı doyu-
rabilir, bir bitkiciğe hayat verebilir ve bir böceğin tozunu yıkayabilir.
Gerçi o külli insanın cüz’i halini bile anlatamayız. Fakat, miskin bir
miskali bile beyne neşe veren kokuyu estirebilir. Buna binaen azda olsa o
zatı pakın bir kısım biyografyasını kaleme aldık. Yazarı ve okuyanı feyz
yab eden Allah’dır (c.c.).
Şeyh (k.s.)
“Ya Rab! Beni ibadetten düşürmeden emaneti al”
diyerek
yalvarıyordu. 1992 Şam’ın Zebedanisinde (Beyrutla Şam arasında Şam’a
bağlı bir yayla) cuma günü ikindi namazını kılar. Namazdan hemen son-
ra ders vermeye, va‘z etmeye başlar. Va‘z esnasında pak ruhunu Refik-ı
A‘la’ya (Yüce Allah’a) teslim eder.