200
ي ِ
تَّ
ن َ
ج ي ِ
ل ُ
خ ْ
دا َ
و
Kullarımın içine katıl. Ve cennetime gir”
18
denildi.
Anlaşılıyor ki cennete girmek kulluk ile ve kulların içerisine girmekle
olur. Çünkü en olgun insan Yüce Allah’a (c.c.) hakiki olarak kul olandır.
Ve insanın en yüksek makamı kulluk makamıdır.
Bingöl’ün Sancak nahiyesinden karda kışta yayan olarak, imamlık
yaptığım Kamrud köyüne doğru yol almışız; Çeger gölünü geçtik. Fatiha
okuma noktasına geldik, Kara Baba dağının tepesindeki şehitlere fatiha
okuduk. İnip aşağı gidiyoruz.
Bir arkadaşımızdan duyduk ki şöyle diyor:
“Almıyorum, sevmiyorum,
yemiyorum ve tatlı değildir.”
Ne söylüyorsun? Kime konuşuyorsun? ve
neredesin? diye sorduk.
Dedi:
“Düşünce ve hayal beni eve götürmüştü. Çok sevdiğim bir kızım
var. Kendisine götüreceğim şekeri veriyorum, o da nazlanıyor. İşte onun
hikâyesini yapıyordum. Fakat o kadar dalmıştım, farkında değildim ki
içinizdeyim, karda çamurda yürüyorum ama epeyce, kendimi odamda
kızımın yanında gördüm.”
İşte sevgi, işte hikâye, yine işte kelamın iç
yüzü. Adamın bu halini, konuşmanın bu mealini bilmeyen insan: “Adam
delidir, kelam hezeyandır” der. Amma kelamın infilak noktası çok seven
ve çok sevilen arasındaki sevgi kaynağıdır.
Muhyiddin-i Arabî (r.a.) şöyle diyor:
.اَ
ن ُ
ه ُّ
ج َ
وَ
ت َ
ن ْ
ي َ
أ ى َ
ل ِ
إ ُ
ساَّ
نلا ي ِ
ر ْ
د َ
ي َ
ن ْ
ي َ
أ ْ
ن ِ
م َ
ف اَ
ن َ
ئا َ
ر َ
و ِ
تا َ
ر ِ
خا َّ
زلا َ
رو ُ
ح ُ
ب ْ
لا اَ
ن ْ
ك َ
ر َ
ت
Zahire ve inci dolu denizleri gerimizde bıraktık, denizin öbür tarafında
duran nas ne biliyor, nereye yöneliyoruz? Evet, kelamı anlamadan itiraz
etmek mantıktan çok uzaktır. Tıpkı balı yemeyen insanın bal acıdır demesi
gibi olur.
TASAVVUF’UN ANA ÇİZGİSİ
Ömer b. Hattab (r.a.) rivayet eder: Bir gün Peygamber’in (s.a.v.) yanın-
da oturmuş idik ansızın bir genç geldi. Simsiyah saçlı, bembeyaz elbiseli
ve üzerinde yolculuk izi hiç de bulunmuyordu. Çöktü, dizlerini Peygam-
ber Efendimiz’in dizlerine dayattı, ellerini kendi dizleri üzerine koydu ve
dedi ki:
Ya Muhammed (s.a.v.) iman nedir?
Peygamber (s.a.v.):
İman;
18 Fecr suresi, ayet 29-30
KÜLLİYAT-I SUĞRA