118
ufkî her nimetten soyutulmuşsun. El avuç açarak, yaş dökerek, beni kurtar
diyerek yalvarışta bulundun.
Zengin sana acıdı, halinden etkilendi. Seni çiftliğine aldı. İçine serpilen
her tohumdan bol ürün veren verimli bir toprağı sana ayırdı ki bire on ve
daha ziyade verim verir.
Zengin maharetli, dikkatli ve akar üsluplu bir yazardı. Hikmet, ilim, ir-
fan ve irşatla dolu yazdığı eserini de sana teslim etti. O topraktan sayılma-
yan nimetlere, o kitaptan ulaşılması güç olan hikmetlere kavuştun.
Hikmet dolu ve dosdoğru gösterge gibi olan ağanın kitabını ihmal bu-
cağına iterek, kapısında bulunan hizmetçilerin, çiftçilerin ve bekçilerin ne
doyuran ve ne de tavlatan; şöyle böyle yazıp çizdikleri ile uğraşmak hali-
ne yaraşır mı? Â ya özel mülkünde ve mekanında ortak olma davasında
bulunman, hiçbir uyum ve yaklaşım aralarında olmamakla beraber başka
birisini ağaya denk bilmen, insafa ve hakkaniyete uygun olur mu?
Bunca nimetleri sana akıtandan, helak gecesinde seni kurtarıp himayesi
altına alandan ilgiyi kesmek, istediğine ters düşeni yapmak, aile efradına
zulüm etmekle; haberdar ve muktedir (güçlü) veli-nimete düşmanlık yap-
mak hiç seni düşündürmez mi?
Perişan ve dar durumunu göz önüne getirip, ağanın sayesinde içinde
bulunduğun bolluk, bereket ve müreffeh hayatı hiç hatırlıyor musun?
Ey insan sen yokluk karanlığında idin. Allah (c.c.) seni varlık ışığına
çıkardı. Sen akıldan, güçten, iradeden vb. değerlerden çıplak idin. Ömür
boyunca sana yetecek kadar yetenekleri sana bağışladı. Seni dünya denilen
âlemde egemen olarak bıraktı. Aziz ömürden, maldan, evlattan, makam-
dan çeşitli nimetleri sana bağışladı. Sana öyle bir kitabı gönderdi ki:
49
ج
ا َ
هي ٰ
ص ْ
ح َ
ا �
ل ِ
ا ً
ة َ
ري �
ب َ
ك َ
ل َ
و ً
ة َ
ري �
غ َ
ص ُ
ر ِ
دا َ
غ ُ
ي َ
ل
“Ne hiçbir küçüğü ne de hiçbir büyüğü bırakmaz, mutlaka hepsini
kapsar!”
77
Dikkatle okursan, içindeki hikmete uygun davranırsan ve nurlu hüküm-
lerini uygularsan maddeten ve manen dünya ve ahirette beklediğin huzura
ve mutluluğa ereceksin. Fakat bu makam iman, ibadet ve marifetten sonra
77. Kehf suresi, ayet 49
KÜLLİYAT-I SUĞRA